19 Mart 2013 Salı

AVNİ ÖZGÜREL "Barzani desteğinin önemi"


Barzani'nin 'Yeter ki Türkiye'de barış olsun. Ben PKK'lıların silahlı olarak bölgemize gelmesini sorun etmem' demesi önemli.
Evveliyatı var kuşkusuz ancak PKK’nın eylem tarihi 15 Ağustos 1984’te başlıyor. Şemdinli’de.. Neredeyse otuz sene geçmiş üzerinden. O gün bugün yiten canın, akıtılan kanın haddi hesabı yok. Mücadelenin parasal boyutundan söz etmiyorum... Dağa taşa; bomba, mermi, mayın vs olarak bıraktığımızın toplamı şüpheniz olmasın ki Türkiye’nin varlarına denktir.

Derde neşter vurmak için önümüzde duran bütün el yakıcı seçenekleri “Ya tutarsa” deyip, denedik. Tutmadı.
Elimiz nihayet şimdi barış tuşunun üzerinde. O nedenle ‘barış süreci’ diyoruz adına…
Umudumuz, fazla gecikilmeden sürdürülmekte olan görüşmelerin çatışma ortamını sona erdirecek yolu açması. Ve
yanı sıra yaşanan onca hayal kırıklığının ardından kördüğüme dönüşen Kürt sorununun çözümü…
Sütten ağzı yanan herkesin yoğurdu üfleyerek yediği noktada sahnenin önünde elbette Başbakan Tayyip Erdoğan
duruyor. Zira siyasi risk onun boynunda. Açık söylemek gerekirse bu meselenin çözümünün Ak Parti’ye ‘oy hesabı’
adına getireceği bir şey de yok gibi. Hatta kimi hesaplamalara bakılırsa ‘götüreceği şeyler’in fazla olduğu dahi
söylenebilir. Yani Erdoğan fayda lambasının ışığında meseleyi ‘kâr-zarar cetveli’ne bakarak değerlendirecek olsa
“Bana müsaade” deyip masadan kalkar! Başbakan’a çözüm iradesinin yanına ‘baldıran zehri’ni koyduran Türkiye
ufkunda işaret ettiği 2023 hayali!
Ve Tayyip Erdoğan, Kürt meselesi çözülmeden 2023 hedeflerinin hayal olarak kalmaya mahkûm olduğunu bilecek
deneyime sahip.
Çözümün kodları
Sahnede Lice’nin Fis Köyü’nde attığı adımın ardından 35 senedir Türkiye’yle kavga eden Abdullah Öcalan var
elbette. Öcalan’ın bu süreçte yaptığı tahlil ve neticesinde üstlendiği tarihi rolle aşılmasını sağladığı eşik, çizdiği
yol haritasının önemi inkâr edilemez. Keza MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın yargılama tehdidine varan açık
suçlamaların hedefi olmayı göze alarak devlet adına yürüttüğü görüşmeler sayesinde çözümün kodlarının hayata
geçtiği de...19032013 Ekonomi vePolitikaHaberleri Türkiye'ninEnCesur Gazetesi Radikal'de!
www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=HaberYazdir&ArticleID=1125751 2/2
Nihayet PKK örgütünü ve adı PKK’yla birlikte anılan bütün yapılanmaları yöneten Murat Karayılan.. İster Öcalan’a
vefa duygusuyla bağlılığının, iradesini kabullenmişliğinin neticesi ister barışa inancının neticesi olsun Murat
Karayılan, şayet tablonun PKK aleyhine dönmekte olduğunu önemsemeyip olumsuz yaklaşsa şüpheniz olmasın ki bir
değil bin vesileyle süreç provoke edilir, çözüm başka bahara kalırdı.
Bunlar tablonun Türkiye cephesinde görünen yüzü. Ancak sürecin sahnede görünmeyen bir önemli aktörü daha var:
Mesut Barzani. Yıllar yılı Türkiye’den yükselen eleştirileri, zaman zaman aşağılamaya varan yorumları sineye
çekmiş bir insandan söz ediyoruz. Rahmetli Turgut Özal’ın hem Mesut Barzani’ye hem de Celal Talabani’ye en zor
zamanlarında TC’nin diplomatik pasaportlarıyla seyahat imkânı sağladığı ortaya çıktığında nasıl hakaretlere,
ihanet suçlamalarına muhatap olduğunu yakından bilen bir insan olarak aradan geçen yıllar zarfında her türlü
engellemeye rağmen ‘suyun yolunu bulduğunu’ söyleyebilirim.
Olması gereken oluyor aslında. Türkiye el- Cezire bölgesiyle ve Kuzey Suriye coğrafyasıyla kucaklaşıyor. Tarihi,
kültürel havzanın çatışma unsuru PKK örgütü Barzani’nin aktif katılımıyla tehdit olmaktan çıkma noktasında. Gölge
oyununda “PKK’lılar dağdan inecek, silahlarıyla Türkiye’yi terk edecek” diyerek plan kuruyoruz. Hangi coğrafya
üzerinden yapıyoruz bu hesapları? Dağdan inecek PKK’lılar silahlarıyla nereye gidecekler?
Irak’ın kuzeyinde Mesut Barzani değil de Türkiye’ye husumet duyan bir lider olsa, Bağdat yönetiminin eğilimlerine
direnmeyen bir lider olsa tutar mı bu kurgu dersiniz? Derin bir soluk alıp barış planımızın ilgili maddesine bakın:
PKK’nın Türkiye’deki silahlı unsurları dağdan inip ülkeyi terk edecek!
Nereye gidecek bu insanlar? Irak Kürdistanı’na. Yani bir başka ülkeye.
Mesut Barzani “Yeter ki Türkiye’de barış olsun. Ben PKK’lıların silahlı olarak bölgemize gelmesini sorun etmem.
Bunları sizin belirlediğiniz koşullarla nereye gitmeleri, nasıl muameleye tabi tutulmaları gerekiyorsa o şekilde
karşılarız” demese tutar mı sanırsınız bizim evde yaptığımız hesap? İspanya, ETA militanlarını Fransa’ya
gönderme pazarlığı yapmaya kalksa Paris buna nasıl bakardı? Keza İngiltere; Fransa veya İspanya’ya IRA silahlı
militanlarını gönderip gönderemeyeceğini sorsa ne cevap alırdı?
Süt kardeşliğinin, dostluğun, tarihin derinliklerinden süzüp taşıdığımız kader birliğinin hem manasını hem
kıymetini bilmek lazım…

Radikal

Hiç yorum yok: