14 Kasım 2011 Pazartesi

Iraklı Bektaşi Muhammed Tevfik Faraçoğlu ile söyleşi

ORSAM: Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

Tevfik Faraçoğlu: Ben Telafer’de Faraçevi Aşireti üyesiyim. Aşiretimizin aslı İran’dan gelmektedir. 1640’ta İran’dan Telafer’e göç etmiştir. Aslımız Kakailere dayanmaktadır. Halen İran’da 2-3 köyde akrabalarımız vardır ve Kakailik geleneği devam ettirmektedir. Atalarımızdan Halil Ağa Gevrek, İran’da önemli şahsiyetlerden biriydi. Kerametleri olduğuna inanılırdı. 1600’lerde İran’da yaşayan Halil Ağa Gevrek, o dönemin iktidarı gücü tarafından kabul edilmemekteydi. Çünkü Halil Ağa Gevrek bir tekke kurmuştu ve yaşadığı bölgede birçok kişi bu tekkeye riayet ediyordu. Daha sonra dönemin Şah’ı Halil Ağa Gevrek’e bir temsilcisini göndermiş ve İran’dan gitmesini istemiş. O da bir şartla gideceğini, ahalisinden bir kısım insanın kalması gerektiğini söylemiş. Anlaşınca 5 kardeşiyle beraber Süleymaniye bölgesine göç etmiş. İki erkek bir kız kardeşi varmış. Süleymaniye’ye gittiklerinde o dönemin ordusu üzerilerine baskın yapmış. Baskın yapılınca 4 erkek kardeş kız kardeşlerine ne yapacağını bilememiş. Ama bir mucize yaşanmış ve yer yarılmış, kız kardeşleri içine girmiş. Burası bir tepeymiş ve şimdi bu tepenin Leylan bölgesinde “Kızlar Tepesi” olarak anıldığı biliniyor. Halil Ağa Gevrek’in kardeşlerinden Er Mahmut, Süleymaniye’de kalmış ve halen Er Mahmut’un torunları burada yaşamaktadır. Er Mahmut Berzenci olarak bilinirler ve Kakailerdir. Diğeri Kerkük’e göç etmiştir ve Fettah Ağa olarak bilinir. Halen Kerkük’te yaşıyorlar. Diğer iki kardeşte Telafer bölgesine yerleşmiştir. Telafer’de bilinen insanlardır. Osmanlı Döneminde de Osmanlı’nın Musul Valisi’nin yakınında bulunmuşlar. Sarayköy’de bize bir köşk verilmiş. Bu köşkte Osmanlı valisi ile birlikte yaşamışlar. Hatta bizim ailemiz İngilizlere karşı Osmanlılarla birlikte savaşmış.

Telafer’de yaşayan aileniz halen Kakai geleneğini sürdürüyor mu?

Osmanlı Döneminden sonra ailemiz bölündü. Bir kısmı Şii, bir kısmı Sünni oldu. Bir kısmı da Bektaşi kaldı. Bektaşi kalan kısma Faraç Evi dendi. Diğer kollar Faris Evi ve Abdullah Evidir. Burada Faris ve Abdullah isimleri, aşiret ağalarının isimleridir. Aşiretler ağaların isimleriyle anılmaktadır. Ayrıca Seyit Muttalib ve Muhammed Evleri de bizim aşirettendir. Ancak bizim aşiretin ağası Seyit Faracettin, tekke sahibiydi.

Faraç Evi Aşireti’nin nüfusu ne kadardır?

Yaklaşık 500 kişiden oluşmaktadır.

Kendiniz hakkında bilgi verir misiniz?

Ben Ortaokul mezunuyum. Babamın işleri çoktu. Özellikle çiftçilik yapıyorduk. Bu yüzden okula önem vermedim. Ama kendi eğitimime önem verdim. Şimdi benim bir kütüphanem var ve çok okuyorum. Ayrıca şimdi bir aşiretler birliği kuruldu. Ben de dış ilişkilerden sorumluyum. İçerisinde Bektaşileri temsil ediyorum. Bu aşiretler birliği 2008’de kuruldu. Ama ancak 1 yıl devam etti. Sonra birlik bozuldu. Ama 2011’in ikinci ya da üçün ayında tekrar bir araya geldik. İçerisinde Gergerilerden Yezidilere, Türkmenlerden Arap ve Kürtlere kadar her kesimden aşiretler var. Bu aşiretler birliği özellikle Musul ve çevresinde yaşayan aşiretler tarafından kurulmuştur. Ama ileride Irak çapındaki aşiretleri almak istiyoruz.

Bu aşiretler birliğinin amacı nedir?

İşgalin ve ABD’nin karşısındadır. Bu aşiretlerin yoluyla Musul bölgesinin haklarını almayı hedefliyoruz. Ayrıca bu bölgede aşiretlerin söz birliği yapmasını amaçlamaktadır. Burada fitneye izin vermek istemiyoruz. Etnik ve dini ayrımın içimize yerleşmesini istemiyoruz ve buna karşı çıkıyoruz.

Irak’taki Bektaşilerin sorunları nelerdir?

Bakın Irak’taki her kesimin bir mercisi. Her grubun başvurduğu yer var. Her grubun bir toplanma yeri var. Ama Bektaşilerin gideceği yer yok. Biz Necef’e gitsek oradan dışlanıyoruz, başka yere gitsek istenmiyoruz. Bizim tek mercimiz Türkiye’dir. Biz nereye gitsek Türkiye’ye gidin diyorlar.

Telafer’deki durum hakkında bilgi verebilir misiniz?

Telafer’in durumu oldukça kritik. Çünkü herkes bizim üstümüze geliyor. Kürtler bize baskı yapıyor, Musul’dan baskı görüyoruz.

Telafer için neler yapılabilir?

Bizim en büyük sorunumuz elektrik. Bakın millet bize “siz hep Türkiye diyorsunuz, ama Türkiye size ne yapıyor” diye soruyor. “Kürtler her yere elektrik veriyor, madem siz “küçük İstanbul’uz” diyorsunuz, Türkiye niye elektriğinizi sağlamıyor”, diyor. Bizim en büyük sorunumuz budur.

Peki Bektaşiler Türkiye’den ne bekliyor?

Türkiye bize destek olsun. Maddi ya da manevi. Bizim gidecek başka yerimiz yok. O yüzden en azından bazı münasebetlerde Türkiye’den davet bekliyoruz. Bizi unutmasınlar. Bizim eski ve Türkiye’yi bilen Bektaşilerimiz var. Bu kişilerin itikatları sağlam. Ama çocukları artık Bektaşiliği bilmiyor. Çünkü öğrenecekleri yer yok. Bu nedenle Türkiye bize Bektaşiliği yürütebileceğimiz ve öğretebileceğimiz bir yer yapabilir.

Herşeyin sizin için daha iyi olmasını diliyoruz. Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz.

Biz Türkiye’ye teşekkür ediyoruz ve daha fazla destek bekliyoruz.
(Kaynak: ORSAM, 14.Kasım.2011)

Hiç yorum yok: