1 Kasım 2011 Salı

Ahmet Takan - Türkücülerin Gündemi

“Kediyi aldınız mı?” başlıklı dünkü yazımın hemen ardından adeta beni teyit edercesine ajanslara bir haber düştü.

3-5 Kasım tarihleri arasında Ankara'da olması beklenen Mesut Barzani ile görüşmelerin ana gündem maddesi bizlere “terörle ortak mücadele” olarak satılıyordu.

Allah’tan PKK'nın iki numarası, terörist Murat Karayılan bizi aydınlattı:

Karayılan, Barzani Ailesi’nin olan Rudaw gazetesine verdiği demeçte, “Mesut Barzani'nin, PKK ile Türkiye'nin masaya oturması için çaba sarf ettiğini” dile getirdi.

Barzani ailesinden Neçirvan Barzani'nin kontrolünde olan Rudaw Gazetesi’nin sorularını yanıtlayan Murat Karayılan, Mesut Barzani’nin Türkiye’deki “Kürt sorunu”nun siyasi yöntemlerle çözülmesi için çaba gösterdiğini belirterek “Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani Türkiye’de Kürt sorunun siyasi yöntemlerle çözülmesi için çaba gösteriyor. Bizde sorunun siyasi bir yöntem ve diyalogla çözülmesini istiyoruz.” dedi.

Karayılan, PKK'nın silah bırakma şartını da açıkladı!

Medyada yer alan haberlere göre, Murat Karayılan “Peşmerge gerilla arasında hiçbir zaman savaş olmaz. Kürtlerin bir birine karşı bir kez daha savaşmasının zemini kalmadı. Bu konuda Kürt siyasetçileri ve sözlerine inancım var” şeklinde konuştu.

Tayyip Erdoğan’ın kanlı Hakkâri saldırısının ardından  “İspanya-ETA” örneği ile attığı pası da alan Karayılan, ETA’nın silah bırakmasını “doğru ve olumlu bir karar” olarak değerlendirdi. İspanya hükümetinin de bu konuda tavrının olumlu olduğunu kaydeden Murat Karayılan,”Türkiye’de de Kürtlere kendi kendini yönetme hakkı tanınması halinde silah bırakacaklarını” söyledi.

Gördünüz mü?

Karayılan denen terörist böyle kritik bir ziyaret öncesinde nereye demeç veriyor?

Barzani ailesinin gazetesine.
Adam sanki Barzani’nin basın sözcüsü…
Niyetleri açık,hamleleri de net. Birbirleriyle gayet uyum içindeler. Aralarından su sızmıyor.
Ne oldu, “peşmergelerle birlikte PKK’nın sığınakları yerle bir edildi”  haberlerine..
Barzani’nin gazetesine verilen demeçten sonra hangi “ortak mücadeleyi” konuşacaksınız?

Bizimkiler ne yapıyor?

Güya gündem ve Barzani’ye söylenecekler şuymuş;

“—Terör örgütüne karşı daha etkin adım atmanızı, mücadelede Türkiye'nin yanında olmanızı bekliyoruz.

—Ekonomik ilişkilerimizin daha üst düzeye çıkarılması, sizin terör örgütüne karşı alacağınız tedbirlere bağlı.

— Teröristlerin sınır geçişlerini engellemek için tedbir almanızı ve istihbarat paylaşımında bulunmanızı bekliyoruz.

— Irak’ın kuzeyindeki şehirlerde yaşayan terör örgütü mensuplarının iadesini sağlayın.

— Teröristlerin, kamplardan şehirlere inmesine imkân tanımayın.

—Mahmur Kampı'nın kapatılması için çalışmaları hızlandırın.”

Gülsek mi,ağlasak mı?..Yıllardır aynı palavralar…

Girin Google’a, bakın bu adamlarla yapılan her görüşme ve öncesinde söylenenlere. Farklı bir şey bulun, onu da benim kafama vurun.

Başta Başbakan yardımcısı Bülent Arınç ile İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, “Karayılan yakalandı” haberlerine açıklık getireceklerdi.”Balık hafızalı millet unuttu”, değil mi?

Hain, açıkta ve açıktan yarın görüşeceğiniz bir zamanların postal yalayıcılarının resmi sözcülüğünü yapıyor.
Bizimkilerde, her türlü maniplasyonlarla milletin kafasını karıştırıp uyutma peşinde.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın da bugün Türkiye’de olması bekleniyordu. Annesinin rahatsızlanması bahane ederek ziyareti iptal etti. Ama hanımefendi anası hasta olsa da, okyanus ötesinden bizimkilere ayarı verdi;

Amerikan Türk Konseyi'nin (ATC) 30. Yıllık Konferansı dolayısıyla düzenlenen akşam yemeğine katılan Clinton, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'deki mevcut anayasal reform sürecinin değerli bir fırsat olduğunu hatırlattı.

Bu anayasal sürecin, kapsayıcı, şeffaf, ifade ve ibadet özgürlüğü de dahil olmak üzere tüm Türk vatandaşlarının insan haklarına saygıyı artırıcı nitelikte olması gerektiğini vurgulayan Clinton, Türkiye'deki tüm azınlık gruplarının seslerine kulak verilmesi ve kaygılarının ele alınmasına ihtiyaç olduğunu kaydetti. Clinton, Başbakan Erdoğan'ın, dini azınlıklarının mallarının iadesi kararından özellikle etkilendiğini de söylerken, Heybeliada Ruhban Okulu'nun tekrar açılması gibi diğer olumlu adımları da görmeyi umut ettiklerini belirtti.

Hanımefendi daha ne söylesin?

Clinton, yemek öncesi Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’la da ikili görüşme yaptı. Eminim, burada daha da ayrıntıya girilmiştir. Ne talimatlar verildiğini tahmin etmek güç değil. Ama biraz sabretmek lazım. Çok yakında kokusu çıkar. Notlar, Tayyip Erdoğan’ın eline verilir. O da ilk fırsatta bizim prompter sizinde beyaz camlar olarak bildiğiniz levhalar üzerine dizilen talimatnameyi noktasına virgülüne dokunulmadan baka baka okur.

Pembe Türk basını ne yapar?

Sizlere, manşetlerden sözde Türkücülerin fuhuş maceralarını en ince ayrıntılarını kadar anlatır.
Türkiye’nin nereye gittiğini o zaman daha da iyi anlarsınız!...
(Kaynak: Haberiniz.com, 1.Kasım.2011)

Hiç yorum yok: