31 Ağustos 2012 Cuma

Melahat YÜCETÜRK "Hayat bir penceredir, her gelen bakar geçer"


01.07.1948 Kerkük doğumlu olan Necmettin Yücetürk, ailesinin 7 evladının 2.si olup (Fahrettin, Necmettin, İkbal, Bahattin, Aydın, Nurettin ve Alaattin) Musalla Mahallesinde doğarak ailesini şereflendirmiştir. Aslında Tazehurmatu köyündendir. İlk, orta ve lise öğrenimini Musalla’da görmüştür.

Gençlik döneminde futbola ve haltere meraklı olduğundan yakın arkadaşı Nasır’la birlikte bu alanlarda çalışmalar yapmışlardır. Liseyi bitirdikten sonra iki sene boşta kalmış, üniversite öğrenimini tamamlamak için Türkiye’ye gelmiştir. Ankara Gazi Üniversitesi Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi Bölümüne başlamıştır. 1974 yılında mezun olmuştur. Aynı yıl annesinin ve ardından babasının vefatı nedeniyle Kerkük’e gitmiştir. 1,5- 2 yıl kadar orada kaldıktan sonra kardeşleri Nurettin ve Alaattin’i de yanına alarak Ankara’ya geri dönmüştür.
 Ankara ili Gölbaşı ilçesinde bir lisede müdür yardımcısı olarak meslek hayatına başlamıştır. Bu arada diğer kardeşlerinden Aydın ve Bahattin de Türkiye’ye gelmişlerdir. Manisa Spor Akademisi Aletli Jimnastik Bölümüne uzman yardımcısı olarak tayininin çıktığı 1977 senesinde Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Edebiyat Bölümünden mezun olan Melahat Barbaroz ile dünya evine girmiştir.
Kardeşleri ve eğitim için yanına aldığı kayınbiraderi ile birlikte kalabalık bir aile kurmuşlardır. 1978 yılında kızı Didem dünyaya gelmiştir. Kızının doğduğu dönemde Manisa Turgutlu ilçesi İmam Hatip Lisesi’ne ve ardından Akhisar ilçesine tayin olmuştur. Daha sonra Manisa Lisesi’ne tayin olduğu 1981 yılında oğlu Mehmet Çağrı dünyaya gelmiştir. Manisa Lisesi’nde müdür yardımcılığı da yaptıktan sonra 1989 yılında Manisa Fatih Anadolu Lisesi’ne tayini çıkmıştır.1992 yılında kalp krizi geçirmiş ve By-pass ameliyatı olmuştur. Son görev yeri olan bu okuldan 2001 yılında emekli olmuştur.
Öğretmen olan kızı Didem’i 2002 yılında damadı Batuhan Çelebi Candar ile evlendirdikten sonra Antalya’ya yerleşmişlerdir. Bu arada İnşaat Mühendisi olan oğlu Mehmet Çağrı’yı nişanladığı dönemde yakalanmış olduğu Mezotelyoma (Akciğer Zarı Kanseri) hastalığını öğrenmiştir. Aynı yıl oğlu ile gelini Gülden’i evlendirmiştir.
Tedavisi sürerken durumunun iyiye gitmemesi üzerine memleketi olan Kerkük’e gidip aşiretini, anne ve babasının mezarlarını ziyaret etmiştir. Ziyareti döneminde durumunun kötüleşmesi üzerine acilen Antalya’ya dönmüştür. Yapılan tüm müdahalelere rağmen hastalığına yenik düşerek 26.04.2012 tarihinde saat 12.45’te Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 27.04.2012 tarihinde Cuma namazına müteakip Çağlayan mezarlığına defnedilmiştir.

Can sensin, canan sesin, yârimiz sensin
Aşkımız sen, sevdamız sen, fikrimiz sensin
Ne yoruldun ne dinlendin Kale’miz sensin
Işıksın, güneşsin, meleksin, nurumuz sensin
Mevla’nın kullarına lütfu çok! Bizimki sensin…

Fahrettin ÖZTAŞ Bay anlatıyor:
“Çok az konuşurdu ama konuştuğunda da sözü dinlenen bir arkadaşımızdı. Gazi Eğitim Enstitüsü’nde (1973’te) son sınavlarda, Necmettin ile ilgili önemli bir anımız vardı.
Gülle sınavındaydık. Sahanın bir yönü Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’na arkası ise Yüksek Yabancı Diller Enstitüsü’ne bakıyordu. Komisyona göre çizim yapılmış Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’na doğru yön belirlenmişti. Ahmet ÇATAL arkadaşımızın bir kız arkadaşı vardı (Bugün onunla evliler ).Kız Yabancı Diller Enstitüsü’nün üst katına çıkmış sınavı izliyordu. Atletizm hocası kızı görünce Ahmet’e “Ters tarafa at! At!” dedi. Bizler tribünden izliyoruz. Konunun farkında olmayan Necmettin: ”Ters tarafa atıyorsun, Ahmet!” diye bağırıyordu. O anda herkes durakladı. Ahmet gülleyi omzuna aldı. Hoca yine; “Sen o tarafa atarsan daha başarılı olursun” dedi. Ahmet kızın karşısında gülleyi çok ilerilere attı ve herkesi geçti. Bu olaya ve Necmettin’in bağırışına çok gülmüştük.
Necmettin farklı bir dostumuzdu. O herkesin başarılı olmasını isteyen bir yapıdaydı. Yerinde ve güzel konuşmanın kişinin yücelttiğini söylerdi hep. O bizim her şeyimizdi. Nur içinde yatsın!”

Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği Başkanı Kürşat Çavuşoğlu:
              “Öyle insanlar vardır ki, onlar fazilette, cömertlikte, fedakarlıkta o derecelere yükselmiş, öylesine saf ve katıksız bir halde manevi değerlerin basamaklarına tırmanmıştır. Hayatı boyunca Türkmenlerin haklı davasını her zaman destekledi ve sahip çıktı. Türkmeneli Dernekler federasyonu ve diğer sivil toplum kuruluşlarının kurulması ve hizmetlerine iştirak etti.
              Antalya’da 2002 yılında kurulan Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği’nin daha aktif çalışmasını desteklemek için derneğe üyelik formunu doldurup üye oldu, derneğin faaliyetlerinde önemli rol oynadı ve derneğin çeşitli kademelerinde görev yaptı. Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği başkan yardımcısı görevindeyken hayata gözünü yumdu. Değerli bir dava arkadaşımızı kaybettik, seni hep özleyeceğiz ”
             Ailesiyle vakit geçirmek, yabancı filmleri izlemek, Abdurrahman Kızılay ve Mehmet Özbek başta olmak üzere, Sevcan Orhan, Orhan Hakalmaz, Aysun Gültekin’i dinlemek, özellikle futbol, basketbol ve sporun her dalı ile ilgilenmek, yürüyüş yapmak hobileri arasındaydı.
Dürüst, güvenilir, sözünün eri, cömert, güler yüzlü, inançlı, haksızlığa tahammül edemeyen, doğru bildiği yoldan şaşmayan, çalışkan,  sevgi dolu bir insandı.
Mekânın cennet olsun. Seni asla unutmaycağız!...


“Sen uzaklarda değil, damarımda kanımsın
Ben sensiz yaşayamam hayatımsın canımsın”

Hiç yorum yok: