Süleyman Demirel Üniversitesi Millî Kültür Topluluğu öğrencileri 19 Mart 2012 Pazartesi günü yine bir konferansa ev sahipliği ettiler. Gerek Türk dünyasında gerek İslâm âleminde zulme uğramış, sömürgeciliğin ve Batı vahşetinin kurbanı olmuş milletlerin, toplumların acılarına tercüman olmak gibi bir ulvi hizmeti yerine getirmek üzere yola çıkan Topluluk gençleri Irak Türkmenlerinin çığlığını öğrenci arkadaşlarına duyurmayı amaçladılar.
Topluluğun çağrısına kulak vererek Üniversitemize gelen Diş Hekimi Kürşat Çavuşoğlu kendi toplumunun, Irak Türkmenlerinin sıkıntılarını dile getirdi. Irak’ın Krallık ve Cumhuriyet dönemlerinde bu Müslüman topluluğa reva görülen zulümleri ibret dolu cümlelerle anlattı. Onu dinlerken Türkmenlerin bugüne kadar 20 kez katliama uğratıldığını en büyük katliamın da 14 Temmuz 1959’da (3 gün süreyle) cereyan ettiğini öğrendik. Türkmen toplumunun ileri gelenlerinin, o tarihte Komünist Kürt gruplarınca ve o zamanki Irak Devlet Başkanı Abdülkerim Kasım’ın göz kırptığı bazı askeri yetkililerce nasıl hunharca katledildiklerini kanımız donarak dinledik.
Konferansta Irak Türkmenlerinin en büyük şehri olan ve petrolüyle ünlü Kerkük’ün özbeöz bir Türk şehri olduğunu, Kale’siyle, camileriyle, çarşısıyla, medreseleriyle bütün tarihî eserlerin ve kültür varlıklarının buna işaret ettiğini anlattı bizlere Çavuşoğlu. Kerkük’ün Türk kimliğinin başta Amerika’yı, bununla birlikte Barzani ve Talabani’nin başını çektiği Kürt partilerini rahatsız ettiğini, bu yüzden Saddam döneminde Araplaştırmayla karşı karşıya kalan Kerkük’ün şimdi de Kürtleştirmeye tabi tutulduğunu dinledik kendisinden. Peşmergelerin 2003 yılında Kerkük’e girip tapu ve nüfus dairelerini yağma etmeleri, kuzeyden getirilen 700 bin Irak Kürt’ünün Kerkük’te devlet imkânlarıyla yerleştirilmeleri burnumuzun dibinde bu aziz milletin bir kolunun nasıl koparılmaya çalışıldığını göstermesi bakımından pek manidardı. Hele hele Türkmenlerin iş adamlarının, doktorların kaçırılıp fidye istenmesinin de Türkmenlere kendi öz yurtlarında yaşama hakkının bile çok görülmesinin vahim deliliydi. Bütün bunların, bir uydu Kürt devleti kurarak Irak’ı parçalamaya yönelik plânın bir parçası olduğunu Türkmenlerinse her devirde Irak’ın bütünlüğünden yana tavır aldıklarını da dinledik. Kürşat Çavuşoğlu, Türkmenlerin bu talihsizliğini yağmurdan kaçarken doluya tutulmak şeklinde yorumluyor.
Konuşmayı dinlerken, Türkmenlerin ana vatandan beklentilerinin büyük olduğunu; buna karşılık alamadıklarını, mevcut Türk hükûmetinin, Gazze’yle, Suriye’yle Irak Türkmenlerinden daha fazla ilgilendiğini de öğrendik, bu çelişkinin Türkmenlerde hayal kırıklığı oluşturduğunu da. Gerçekten, bugün Türkmenlerin tek ümit bağladıkları ülkenin Türkiye olduğu apaçıktır.
Son söz olarak, Millî Kültür Topluluğu gençlerini bir kez daha tebrik ediyorum. Geleceğimizi emanet edeceğimiz bu gençlerin çevresindeki sorunlara karşı böylesine duyarlı yetişmeleri ülkemiz açısından büyük bir kazançtır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder