Kelime anlamı;
· bir şeyin ( şey= madde, nesne, olay veya söz..) bir yapının önünde olan,
· Belli bir düşünce ve istek çevresinde sağlanan beraberlik,
· Farklı düşünce ve istekler çerçevesinde ZIT birlikleri tek amaç için birleştirmek, beraber çalışmalarını sağlamak, oluşturmak,
· Ve üzerinde savaşın sürdüğü bölge anlamında gelmektedir. ( Türk Dil Kurumu- Türkçe sözlük).
Düşünüldüğü zaman, Irak’ta Türkmen siyasi ve kültürel kuruluşlarının tek çatı altında - CEPHE – 1990 yılında kurulan ilk Türkmen siyasi partisinin –İMTP- 0 günün şartları içersinde 1990 yıllarından öncekiler gibi tam olarak amacını saptamadı, daha gerçekçi ve Türkmenlerin Milli çizgisi olan toprak ve kimlikleri temel alınarak, birlik içersinde, kendi iradeleri ile çalışmalarını sürdürme ilkesi üzerine 24 Nisan 1994 yılında, Türkiye’nin de katkısı, etkisi ve öncülüğünde, Türkmen kuruluşları tek çatı altında toplandı, toplandırıldı.
Merkez Erbil olacaktı ve öylede oldu, bütün Türkmen toplumu bu yapılanmadan umutlanmış, diğerleri gibi Irak’ın yeniden yapılanmasında siyasi haklarına kavuşacaklarını kurulan ve ilan edilen bu birlik içersindeki kuruluşlardan beklemişler. Ama beklenenlerin gerçekleşmediğini gören ve sezenler ister istemez bazı yapıcı eleştirilerde bulunma ihtiyacı duydular. Ve bugünlere gelindiğinde siyasi alanda elde edilemeyen haklarını görüp haklı olarak hayal kırıklığına uğradılar. Ve Türkmenler gördüler ki:
Daha çok kültürel alana ağırlık verilmiş, okullar açılmış, Erbil’de matbaa kurulmuş…..Bütün bunlar olurken siyasi alanda ve Türkiye’nin o dönemlerde belki ABD’DEN daha etkili ve ağırlığı olan bir dönemde Erbil’in yani Güvenli Bölge dışında kalan Türk varlığı özellikle Kerkük, Telafer ve diğer Türk bölgeleri arasında bulunan kopukluk giderilmemiş baskılar, idamlar, sürgün ve toprak kayıpları artıkça artmış ve sadece Güvenli Bölge ve Çekiç Güç tarafından korunan bölgelerle yetinilmiş, halbuki Kürtler bugün hükümran oldukları topaklarda hem askeri hem de siyasi ve iktisadi olarak kalkınmış.
7 Ekim 1997 yılında Erbil de toplanan ilk kurultayda alınan sonuç bildirisinde yayınlanan kararlar arasında:
1. Irak’ın toprak bütünlüğü içersinde Türkmenlerin ve diğer milletlerin meşru haklarına kavuşmasını,
2. Irak’ta demokratik, insan hak ve özgürlüklerine saygılı, çoğulcu parlamenter bir sistemin kurulmasını,
3. Irak’ta yaşayan tüm etnik, mezhebi ve dini azınlıklar arasında eşitliğin sağlanmasını,
4. Siyasi ve idari yapının eşit haklar ilkesi esaslarına göre düzenlenmesi istenmiş çalışmalar bu yönde olacağı karara bağlanmış.
1990 – 2003 yılına kadar geçen zaman içersinde Türk varlığına Irak Muhalefeti içersinde, Türkiye’nin gözleri önünde ve etkin olduğu halde adete yer verilmemiş, Kürtler teşkilatlarını düzenlerken, askeri güçlerini artırırken, Türkmenler Cephenin CEPHESİNİN gerisinde kalarak arzı endam ediyorlardı. Ve:
1990 Yılında ABD.’NİN gönlünde yatan ezeli ve ebedi isteği olan planını ÖZAL’IN önersi ile gerçekleştirmenin yolları açılmış oldu. Güvenli Bölge ve bölgeyi koruyan Çekiç Güç Irak denilen yapay devleti fiilen ikiye bölerek Kürt devletinin temelleri atılmış oldu, kimin sayasında Türkiye sayasında. Türkmenler kurdurulan siyasi teşkilatları bu gelişmeler karşısında ne yazık ki kendi iradelerini kullanmayarak Irak’ın bölünen ve yok edilen toprak bütünlüğün ünün savunucusu kesildiler. Kral’dan fazla kral, sanki bütün haklarına kavuşmuşlar, toprak bütünlüğünü, ellerinde kuvvetleri de var!
Erbil’de toplanan ilk kurultaydan sonra yazdığımız bir makalede:
“ Amaç birlik, beraberlik, ihtilafsız sevgi, dayanışma bağlarının sıklaştırılması için çalışmak, inancım odur ki bütün pürüzlere karşın bu yapılacaktır, Türkmen toplumu buna mecburdur, kurtuluş yolunun, insanca yaşamın ve haklarının elde edilecek yolun kendi öz başlarına bulmak zorundadırlar, şanlarına bu yakışır, hayati meselelerini günlük alkış ve ziyaretlere bırakmaları, ,içinde bulundukları durumlarını daha da ağırlaştırır, devamlı olarak Irak’ın toprak bütünlüğünün vurgulanması gerçekleri yansıtmıyor. ……( Sönmeyen Ateş, Dinmeyen Hasret Kerkük, S: 141-142).
İTC’NİN İkinci Kurultayı 21. 11. 2000 yılında Erbil’de toplandı. Katılmıştım, intibalarımı ve kürsüde yaptığım konuşma hakkında tarihe not düşmek amacıyla Orkun Dergisinde yayınlanan geniş bir yazı yazmıştım, bugün yazıyı okuduğumda ne kadar haklı olduğumu bir kere daha anladım, gelinen noktada iyi şeyler olmuş ise de, siyasi alanda hakların çoğu hatta belki hepsi kayıp edilmiş, o’nun için bu yazıdan bazı alıntıları paylaşmak istedim:
“ Diyarbakır’dan otobüsle yolu çıktık……….Erbil’e yüce Devletimizin ( O Tarihlerde Türkiye bütün azameti ile bölgede vardı) büyüklüğü, güvencesi ve teminatı altında akşam saatlerinde vardık, Türkmen Evinde milli kıyafetler içinde ellerinde güller birbirinden güzel Erbilli Türkmen kızları bizleri karşıladı……… 21. 11. 2000 sabahı geniş bir salonda delegeler toplandı, toplantı salonuna girdiğim zaman dikkatimi çeken sahnenin üstünde, içinde Allah’ u Ekber yazılı Irak Bayrağı, salonun bir çok yerine asılmış İTC. Bayrakları, sahnenin sağ yanında 1-1.5 m. Boyunda duvara asılı kabartma Molla Mustafa’nın portresi, sol yanda 1959 yılında Kasım- Barzani işbirliği sonucu şehit edilen Ata Hayrullah’ın orta boy resmi, bir yanda katil bir yanda maktul…..
Kürsüde, bugünkü ve gelecek hakkında düşüncelerimi anlatmaya çalıştım, iki önemli önerim oldu:
1. Seçilecek kişilerin belli vasıfları olmalı, mesele en az bir yabancı dil bilmesi, adı şaibeye karışmamış olması, parasal bir ihtiyaç içinde olmaması ve milli konularda dik durabilmesi …..
2. İlim adamlarından ve belli şahsiyetlerden oluşan bir kurul seçilmeli, bu kurulun ( başkan ve yönetim kurulu) anavatanımızın ve Türk milletinin menfaatleri doğrultusunda, yakın, orta ve uzak olmak üzere proje hazırlayıp ilk önce kendi tabanı ile ve yetkili makamlara sunulması……
Divan başkanı önerilerimi zapta geçirdiğini, nazari itibara alınacağını söyledi. Ama görüldüğü gibi Türkmenler bugün kadar istenilen duruma gelemediler, gelmemişler siyasi alanda sözden başka bir şey elde edilmemiş, Şöyle ki:
2003 yılında detayına girmeden Irak ABD tarafından uyduruk bahaneler ileri sürülerek işgal edildi 9 Nisanda, Kerkük ABD kuvvetleri tarafından değil, tam teçhizatlı ve hazırlıklı Kürt peşmergeler tarafından işgal edilir, tapu ve nüfus daireleri yağmalanır, tarih 10 Nisan 2003, yani Bağdat işgal edildikten bir gün sonra, var olduğu söylenen AKINCILAR ORTADA YOK ve sorulduğu zaman Akıncımız var cevabını almıştık, korkmayın dediler, Kerkük kırmızı çizgilerimizdir, ama Kerkük işgal edildi yağmalandı ve Kürtlerin karşısında dün olduğu gibi bugünde kimse çıkmadı, çünkü çıkacak güç yoktu. Akıncı dağıtılmış ve başkanı tutuklanmıştı.
2003 ‘ten sonra İTC merkezi Erbilden Kerkük’e nakil edildi, çokta iyi oldu, Erbilli ırkdaşlarım buna üzülmesinler, ilk olarak Türkmen Kurultayı TÜRK KERKÜK’TE toplanıyordu, halk coşku ve umutla gelişmeleri takip ediyordu. Kerkük’ün Kürtler tarafından yağmalandığını, her tarafa hakim olduklarını gördüler Kurultayın heyecanı içinde oldukları için KIRMIZ çizgilerin sarardığını göremediler, bir yarış bir hamaset sonunda her hangi program sunulmadan, yol haritası ortaya koyulmadan İTC başkanı seçildi. Bu konuyu fazla irdelemeyelim, yararı yok. Türkiye’nin başına çuval geçirildikten sonrada politika yönünü değiştirdi, daha çok Kürtler üzerinden TİCARİ zihniyetin ağır bastığı Federe Irak politikası, Tüekmenler ne ticarette nede siyasi alanda fiili olarak yok oldular, lafla siz bizim kalbimizdesiniz, sizi yalnız bırakmayız, bombalar patlıyor onlarca insan ölüyor, basında haber yok, hükümet suskun, görüşmeler Erbil’den başlayıp bazen Bağdada uzanıyor ve …. Bekleyiş……Türkiye deki büyüklerimiz Irak’ta olup bitenlerden ders almamışlar, alınmamış ki, 24 Şubat’ta Tunus’ta Suriye’nin Dostları Grubu toplantısında Kürtlere Özerklik alkışlarla kabul görmüş. Denizlere açılma, B. Kürdistan’ın kapısının açılmasının işaretlerini vermişler. Suriye Türkmenleri daha önce Irak’ta olup bitenlerden onlarda ders almadıkları ve Türkiye’nin politikasının özünü bilmediklerini görmekteyim. İçlerinde Suriye Türkmenlerinin bulunmadığı toplantılarda alınan kararlar, Irak’taki Türkmenler gibi dışlanırlar ve dağıtılır, Türkiye’nin politikasında Türkmenlerin yeri şüphelidir.
Irak Türkmen Cephesi 2003 yılından sonrada ilerisinin ince hesaplarında yanılgıları olmuş ise de, Suriye Türkmenleri ile kıyaslanmayacak kadar Siyasi, Edebi, sosyal ve hatta iktisadi bakımından öndedir. Tek ortak yanları kendilerini düşmanlarına karşı savunacak durumda olmamalılarıdır. Irak Türkmenlerinin Siyasi partileri Irak Meclisinde Milletvekilleri, Kadınlar Kolu, Gençlik kolları, Meslek kuruluşları ve aleni olarak Aşiret, sivil toplum kuruluşlarının toplantıları yapılıp meselelerini tartışabiliyorlar, TV. Kanalları, okulları var…..İTC bu konuda çok ciddi olarak çalışma içersinde olduğunu görüp bütün olumsuzluklara rağmen az da olsa umut vermektedir. Türkmen gençliği bilinçlenmiş, siyasi parti yöneticileri ayrı, ayrı meclisler kuracaklarına, hediyeler dağıtıp insanlarını SÖMÜREN ŞEKERİ yalamalarına alıştıracaklarına, ayrım yapmadan gençlik, gençlerin şahlanışını görüp bir yerde tutmalıdırlar, partilerinin düşünce ve inançlarından daha çok MİLLİ ŞUURU TÜRKLÜK ve Türk kimliğine öncelik vererek ATA diyarları olan TÜRKMENELİ topraklarını hiç kimseyle paylaşmayan gücü, direnci Gök Mavisi Türkmeneli Bayrağı altında toplamalıdırlar.
İTC. Milli davası olan Telaferden Mendeliye kadar uzanan toprakların bütünlüğü, paylaşılmaması konusundaki girişimleri, söylem ve icraatları, halkı ve bilinçli kişi ve kuruluşlar tarafından destek görmekte ise de, artık İTC. Kimseye avuç açmadan kendi gücü ve imkanları ile karşı karşıya kaldığını anlamalıdır, son gelişmeler, Diyarbakırda 2 Mart’ta Kürt Dili Konferansında bayrakları altında Molla Mustafa Barzinin büyük boy resmi ve marşları eşliğinde konferansları bana yukarda anlattığım İTC.nin 2. Kurultayı gözlerim önünde canlandırdı ve M. Barzaninin Kerkük’ten elinizi çekmesiniz Diyarbakır’ı alırız demesi ve Anavatanın takip ettiği siyasetin içersinde sözden ileri gitmeyen Türkmen siyasetinin olmadığı açık olarak ortadadır. Bu önemli tespit dünde ayniydi bugünde aynidir, tek fark bugünlerde Kerkük’ün kaderi çok ciddi olarak tartışılmakta, Erbil ziyaretleri artmakta Türk ( Türkmen ) varlığı bu denklemde yer almıyor. Kerkük’ün yer altı kaynaklarının paylaşım kavgası Türkmenlerin yer almadığı Arap ve Kürtler arasında cereyan ediyor.
CEPHE, CEPHEDE YER ALMALI. YOKSA TOPRAK GİDER, KİMLİK AĞIR YARA ALIR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder