Irak'ta siyasi krize yol açan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi hakkındaki tutuklama kararı sürüyor. Son olarak kuzey ırak bölgesel Kürt yönetimi başkanı Barzani de Tarık El Haşimi'yi Bağdat yönetimine teslim etmeyeceklerini belirtti
Iraklı yetkililerse bu ay sonunda yapılacak Arap zirvesi öncesi bu krize son vermek için girişimlerde bulundu. Zirve öncesi konu Bağdat'ta Sünni Partisi Başkanı ve eski başbakan İyad Allavi, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ve Irak Başbakanı Nuri El Maliki tarafından masaya yatırılacak. Olayın baş aktörü Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi Erbil'deki konutundan A Haber canlı yayınına konuk oldu.
SUÇLAMALARI ÖĞRENMEYE ÇALIŞIYORUM
Şu ana kadar mahkemenin ilk duruşması şu anda 3 Mayıs için belirlendi. benimle ilgili ne gibi iddialar ve suçlamaların yapıldığını öğrenmeye çalışıyoruz. Avukatlarım soruşturma ve kovuşturmaya nezaret etme ve izleme ile ilgili meşru haklarından mahrum bırakıldılar. Hatta kendilerini benim muhafızlarımla görüşme ve ne gibi itiraflar yaptıklarını öğrenme haklarından dahi mahrum ediliyorlar. Ben özellikle meşru haklarımdan mahrum bırakılıyorum. Adil bir mahkeme önünde yargılanma gibi. Artık ümidimi de kaybetmiş durumdayım. Bu yüzden de uluslararası toplum nezdinde temyize başvurmak istiyorum.. ve onların benim adil yargılanmam konusunda yardım etmelerini istiyorum . Çünkü bizim ulusal yargı sistemimiz beni kasti olarak bu haklarımdan mahrum bırakıyor. Şu anda çok kritik bir sürece girmiş bulunuyoruz. Sadece haftalar kaldı ve zaman da geçiyor. Bu yüzden uluslararası toplumun ve özellikle birleşmiş milletlerin ve insan hakları konusunda çalışan STK'ların çok hızlı hareket etmesi gerekiyor ki benim adil yargılanmam mümkün olsun. Aksi takdirde 3 mayıs tarihinde ben bir katliam bekliyorum bu adaletsiz yargılamadan dolayı Irak'ta
ADİL MAHKEME KONUSUNDA UMUDUMU KAYBETTİM
Ben ta başından beri ben kendimi savunmaya hazırım dedim. Ancak sadece ve sadece adil yargılanma garantisi olacaksa bunu yapacağımı söyledim. Artık bizim ulusal yargı sistemimize olan itimadımı kaybettim. Çünkü büyün ifadeler ve itiraflar baskı ve zulüm altında alınıyor. Bu ifadeler böyle alındığı için artık Bağdat mahkemelerine çıkmaya niyetli değilim. 55. Madde uyarınca ya Kuzey Irak'ta ya da Kerkük'te yargılanmak istiyorum. Benim meşru haklarım yargı tarafından kasten ve taammüden engellenmekte. Benim davamın Bağdat mahkemelerinde görülmesi durumunda hiçbir adil yargılama olacağına dair güvenim yok.
YARGI KATLİAMI YAPILIYOR
ben bütün ifadelerimin ciddi baskı altında alındığını söyledim. Bu bir parlamento komitesi üyeleri tarafından elde edildi. Benim korumalarımı muhafızlarımı onlar ziyaret ettiler. Parlamento sözcüsü onların baskı altında alınmış ifadeler olduğunu söyledi. Bu şartlar altında nasıl bir adil mahkemeden söz edebilirler. Bir taraftan da suçlamalar ve sahte ifadelerle beni yargılamaları durumunda nasıl adaletten söz edebiliriz. Benim davam benim mahkemem tamamen siyasal emellerle açılmış ve siyasi amaçları olan bu nedenle de siyasi bir çözüm bulunması gereken bir davadır. Çünkü yasal bir boyutu veya temeli yoktur. Ben herhangi bir suça karışmış değilim, bir terörist faaliyete katılmış değilim. Benim davam başından beri siyasi nedenlerle açılmış bir dava. Bu nedenle de çözümünün ancak siyasi olması mümkün. Barzani bu öneriyi yaptı. Üç liderin başkanın, sözcünün ve başbakanın Sayın Barzani ve sayın alllavi ile bir araya gelip oturup konuşmalarını tartışmalarını ve bir karara varmalarını önerdi.
BENİM YÜCE DİVAN'DA YARGILANMAM GEREKİYOR
Fakat maalesef bizim yargı sistemimiz Anayasanın 93/6 fıkrası uyarınca yüksek rütbeli hükümet üyelerine bir dokunulmazlık tanıyor. Bakan seviyesinden başlayıp başkanlı seviyesine kadar böyle bir dokunulmazlık var. Bütün bunların yüce divana götürülmesi gerekiyor. Benim ceza mahkemesinde değil yüce divanda yargılanmam gerekiyor. Çünkü anayasanın 93. Maddesine rağmen beni ceza mahkemesinde yargılıyorlar. Eğer liderler bir araya gelir oturur bu konuyu konuşur benim davamı tartışırlarsa, bu maddenin yetki alanı içinde olacaktır. Sonuç her ne olursa olsun ben o zaman onların karalarına saygı duyacağım.
BENİM PEŞİMDEN BAŞKALARI DA GELECEK
Ben bütün Irak halkı tarafından tanınıyorum ve başbakana karşı bir siyasi bir isyan içinde olduğum biliniyor. Kendini hep yönetimi nedeniyle protesto ediyordum. Hükümetteki büyük ölçekli yolsuzluklardan şikayet ediyordum. Hükümetin yapısı ile ilgili şikayetlerim vardı. Yargı sisteminin bağımsızlığını kaybettiğini söylüyordum Bu nedenle benim konumum tavrım tarzım onlar için kabul edilemez hale geldi. Başbakan da benim aleyhimde bu davayı açtı.Bu ilk kez olana bir şey değil. Benden önce de en büyük Sünni aktivistlerden birine yapıldı ve parlamentodan ihraç edildi. Yine bir aktivist milletvekilimiz ihraç edildi. Doktor Ömer Kelburi aynı şekilde böyle bir dava ile yüz yüze kaldı ve yine parlamentodan ihraç edildi. Belki benim durumum dördüncü örnek olabilir böyle bir dava için. Peşinden muhakkak ki başkaları da gelecektir.
BARZANİ'NİN DESTEĞİNE MİNNETTARIM
Anayasaya göre, federal hükümetin aslında buradaki yargıya hakkı yok. Ben de bu konuyu kullanmaya ya da suiistimal etmeye çalışmıyorum. Her zaman dediğim gibi kendimi ırak mahkemelerinde ya da uluslararası mahkemelerde Adil yargılama garanti edildiği sürece savunmayı kabul ediyorum .Ancak benim davamın merkezi hükümet ile Kuzey Irak yönetimi arasında hükümeti arasında bir problem haline gelmesini istemiyorum. Kuzey ırak lideri Barzani Hem ahlaki hem de siyasi bir adalete sahip. Kendisine bu yüz
Benim davam merkezi hükümet ile Kuzey Irak bölgesel hükümeti arasında fikir ayrılığı yaratan tek şey değil. Anayasanın farklı yorumlanmasından dolayı birçok fikir ayrılıkları mevcut. Ve merkezi hükümete verilen ve Kuzey Irak bölgesel yönetimine verilen yetkilerle ilgili başından beri farklı görüşler ve çatışmalar var. Bunlar temel farklılıklar yaratan konular. Ve nihai tahlilde daha önce de ifade ettiğim gibi ne benim ne de benim davamın bu ilişkileri zorlaştırmasını ya da hassaslaştırmasını istemiyorum. Her iki tarafın da anayasaya başvurmasını ve benim davamın siyasi olarak çözümlenmesini ve gelecekte bu iki taraf arasındaki ilişkinin Daha da iyi hale gelmesini isterim herkesin lehine ve çıkarına olmak kaydıyla.
ZORLUKLAR IRAK HALKININ SINIRINI GEÇTİ
Anladığım kadarıyla yaklaşık 20 tane konu görüşülecek bu zirvede. Ve inşallah bu zirve başarılı olur. Ancak öte yandan bu zirve inşallah Irak meselesine karşı da gözlerini kapamaz. Eğer Suriye meselesini tartışacaklarsa Irak ile diğer Arap ülkeleri arasındaki ikili ilişkileri görüşeceklerse Bu zirvenin aynı zamanda Irak'ın iç meselelerini de görüşmesi gerektiğini düşünüyorum. Biz çünkü hala ciddi ve çeşitli zorluklar yaşıyoruz. Bunların da Arap toplumundan destek görmesi lazım. Iraklılarla omuz omuza yan yana uğraşmaları lazım ki bu sorunların üstesinden gelebilelim. Hem siyasi anlamda sorunlarımız var, politik gruplar arasındaki uyuşmazlıkların çözülmesi gibi sorunlar şu anda karşımızda. Komşu ülkelerin bizim iç işlerimize müdahale etmesi de bir diğer sorun. Bu da bizim zorluklar yaşadığımız alanlardan bir tanesi. Bu zorluklar artık Irak halkının sınırlarının ve gücünün ötesine geçmiş durumda. Bunların üstesinden gelebilmemiz için Arap toplumunun ve liderlerinin de işin içine katılıp bu zorlukların üstesinden gelinen kadar Irak halkına yardımcı olması lazım.
TÜRKİYE İLE DERİN İLİŞKİLERİM VAR
Türkiye'nin durumuna ben müdahil olmak istemiyorum. Bu konuyu başka birisine bırakacağım. Çünkü benim Türkiye ile çok derin ilişkilerim var. başka birisi bu konu ile ilgili yorumda bulunsun. ben bundan imtina edeceğim. Ama ırak'ın istikrar kavuşmasında Türkiye çok öneli bir rol oynadı. Bu onurlu asil rolüne devam edecektir. Karar almamıza belki müdahale etmiştir ama bunlar olumlu anlamda olmuştur.
HABER YURDUM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder