Fazla bilinmeyen ancak önemli bir konu var. Irak’ın 2003 yılında işgali üzerine İstanbul Barosu, burada işlenen soykırım ve insanlığa karşı suçların cezalandırılması için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurmuştu. Çünkü İngiltere 1998 yılında kurulan bu mahkemenin yetkisini kabul etmişti, Irak’ın 2003 yılında işgali sırasında işlenen suçlar da uluslararası suç niteliğindeydi ve bu mahkemenin yetki alanına giriyordu.
İstanbul Barosu Başkanı Av. Kazım Kolcuoğlu’nun imzasını taşıyan ve tarihi önemi olan bu suç duyurusunda şöyle deniyordu:
“Irak’ı işgal eden ABD ve İngiltere işgal güçlerinin bu tarihi takip eden günlerde ve halen Irak’ta kendi askerlerinin yaptıkları soygun, katliam ve Jenosit’in [soykırımın] yandaşları durumundaki ve salt yağma ve öldürme güdüsüyle hareket eden kişi ve grupları da teşvik etmekte, özendirmekte olduklarını dikkatinize sunmak isteriz.”
“Irak’ta yaşayan Türkmenlerin büyük bir kısmı salt Türkmen kimliği nedeniyle yok edilmek ve topraklarını terke zorlanmak durumu ile karşı karşıya bırakılmışlardır.”
“Son olarak günlerdir sürdürülen Felluce katliamında on binlerce sivil insan toplu olarak öldürülmüş ve öldürülmeye devam etmektedir.”
“Bu eylemler, salt insanlık karşıtı suçlar oluşturmayıp, ayrıca ve açıkça soykırım suçunu da oluşturmaktadır. Bu durumda Mahkemenizin yargı yetkisinin doğmuş olduğu tartışmasızdır.”(1)
Türkiye’nin üye olması için sürekli baskı yapılan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) Başsavcılığı, bu talebi üç yıl boyunca incelemiş ve 2006 yılında reddetmiştir. UCM Başsavcılığı özetle şu gerekçeleri ileri sürmüştür:
“İngiltere savaş uçakları tarafından bırakılan silâhların yüzde 85’nin hassas güdümlü olduğu, “mevcut bilgilerin kasıtlı saldırılara işaret etmediği, “savaş suçlarının bir plan ve politikanın bir parçası olması gerektiği, “toplamda 20 kişiden az sınırlı sayıdaki kurbanın insanlık dışı muameleye maruz kaldığı, “durumun anlaşma uyarınca gerekli olan eşiği ve md. 8’de açıklanan bu kriterleri karşılamadığı “dolayısıyla herhangi bir yargılamaya gerek görülmediği...”(2)
Kısacası Uluslararası Ceza Mahkemesi, Irak’ta Müslümanlara/Türklere karşı işlenen soykırım ve insanlığa karşı suçlar hakkında hiçbir ceza davası açmadığı gibi dava açılması talebini de reddetmiştir.
Ancak aynı Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Savcısı Ocampo Ermenistan’ı ziyaret etmiş, Adalet Bakanı Danielyan ile görüşmüş, beraberce Uluslararası Ceza Mahkeme’sinin “soykırım” iddialarını ele alabileceği sonucuna varmışlardır.(3)
Dikkat edilirse burada yargılanmak istenen konu, uluslararası mahkemelerin yetkisindeki 1992 Hocalı katliamı değil, Osmanlı-Türk mahkemelerinin yetkisindeki 1915 nakilleridir. Ermeni iddialarının haksız olması bir tarafa bırakılsa bile Türkiye ile Ermenistan arasındaki bütün uyuşmazlıklar 1921 Kars Antlaşması ile çözümlenmiş ve genel af kabul edilmiştir, bu antlaşma da yok sayılmaktadır.
Görüldüğü üzere dünyada objektif ve standart bir uluslararası ceza yargılaması yoktur.
Yine de Azerbaycan, uğradığı saldırı ve işgaller karşısında Ermenistan’ın Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanması ve işgal ettiği toprakları boşaltması için sonuna kadar mücadele etmelidir. Azerbaycan’ın hukuk mücadelesi gelecek nesillere ibret kaynağı olacaktır.
1992 Hocalı katliamı şehitlerini ve bütün şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.
Not: Azerbaycan Türklerinin haklı seslerini Türkiye’ye duyurmak için düzenlenen 26 Şubat 2012 tarihli Taksim mitinginde, bazı kişiler tarafından Türk Ceza Kanunu’nun 215 ve 216/2 maddelerinde düzenlenen “suç ve suçluyu övmek” ile “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” suçları işlenmiş olup faillerin, azmettirenlerin ve mitingde suç işlenmesini önlemek için gerekli güvenlik önlemlerini almayan yetkililerin tespit edilerek soruşturulması/ yargılanması, olayın bütün yönleriyle aydınlatılması elzemdir. Nitekim bu suçlar gerekçe gösterilerek Türk milletine yönelik “milliyetçilik=ırkçılık=nefret suçu” propagandası başlatılmıştır. Millî Mücadele ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel ilkelerinden olan milliyetçiliğe olumsuz anlamlar yükletilmektedir.
Dipnotlar:
(1) Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve İstanbul Barosu’nun Suç Duyurusu, İstanbul Barosu Yay. 1. Basım Nisan 2005, s. 42, 43, 44
(2) UCM Başsavcısı’nın cevabı; İstanbul Baro Bülteni sayı 28, Mart 2006, s. 29-32
(3) 9 Nisan 2010, Cumhuriyet, ANKA
YENİ MESAJ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder