17 Şubat 2012 Cuma

Batı, mücahitlerle yeniden işbirliği yapmak çabasında


Bugün Suriye’deki Beşşar Esad rejimine saldırıyı yürütenler arasında Batı ülkeleri ile ABD’nin bölgedeki müteffikleri dışında başkaları da var. Onlara, Irak başta olmak üzere, değişik ülkelerden dinci aşırıcılar da katılmış oldu. Bunu Irak Dışişleri bakan yardımcısı Adnan al-Assadi bildirdi. İlgiyi çeken olay şu ki, Perşembe günü ABD Kongresindeki dinleme sırasında Amerikan istihbarat müdürü Ceyms Klepper de aynı şeyden bahsetmişti. Müdür, her şeye göre Irak’tan gelen, “el-Kaide” savaşçıları izlerinin daha açık şekilde göründüğüne işaret etti.

Gözlemcilerin kaydettiğine göre, Ceyms Klepper için bu, yeni bir şey olabilir tabii, fakat geriye kalanların, sözde “Arap gönüllüleri” hakkında çoktandır haberleri var. Bu gönüllüler arasında “al-Kaide”den başka, değişik türden mücahitler öncü rol oynıyor. Bugüne dek, sözü geçen olay, Batıyı tatmin etmişti. Filyatta Libya’da, şimdi ise Suriye’de de Batı, geçenlere kadar başlıca düşmanları saydığı kişilerle işbirliği yapıyor. Aceba, Batı politikasındaki bu değişiklik neyle izah ediliyor? Politolog Andrey Grozin bununla ilgili düşüncelerini şöyle anlattı.

Her halde, ABD ve başka Batı ülkeleri, İslamist sünni aşırıcılarla işbirliği yapmalarından zarardan çok, fayda olacağını sanıyor. Batı, Beşşar Esad’ı devirip onun yerine uslu bir lideri iktidara getirmek, ya da hiç olmazsa, Suriye’de kaos yaratmak, yurttaşları çatıştırmak, ülkenin bölgede önemli siyasi faktör oluşturmasına son vermek isterdi. Bu yüzden şu anda söz konusu, aşırıcılar da içinde, hangi olursa olsun  Suriye silahlı muhalefetine Batı tarafından destek gösterilmesidir. Ama bu taktiktir, oysa bölgede Batının yeni stratejik hattı gözükmeye başladı. Kaddafi’nin devrilmesinden sonra, Libya’da iktidara dini radikaller geldi. Böyle bir perspektif Mısır karşısında da duruyor, fakat orada her şey barışçı yolla çözülecektir. Batı ve mütteffikleri, Suriye konulu planlarını gerçekleştirmeye muvaffak olurlarsa, gerek insan kaynakları, gerek para, gerekse petrolün var olduğu yeni güçlü bölgesel blok meydana getirilmiş olacaktır. Yerel liderler, ABD başta olmak üzere, her şeyi Batıya borçludur.

Yorumcumuz Yevgeniy Yermolayev, konuyla ilgili olarak şunları anlattı.

Batı, İslamist radikalcılarla işbirliği yapmak çabasında ilk kez bulunmuyor. Daha 2009 yılında ABD dışişleri bakanı Hilari Klinton şunu kabul etmek zorunda kalmıştı: 1980’lı yıllarda Afganistan’da Sovyetler Birliği ile olan karşı duruşmada mücahitleri silahlandırma idesi çok iyi sayılmıştı. Sonraki olaylar herkesçe malümdur. Bin Ladin’in teşkilatı, kendisini o kadar güçlü hissetti ki, dünkü sahiplerine meydan okumaya bile yeltenmişti. Söylentilere göre, Bin Ladin öldürülmüştür, fakat el-Kaide Mağrip’te, Arabistan yarımadasının güneyinde, Irak’ta hareket etmeye devam ediyor. Şimdi Amerikalılar geçen yüzyılın 80’li yıllarında elde edilen  deneylerini, mücahitlerle işbirliği yaparak tekrarlama çabasında bulunuyor. Tarih, işbirliklerinde uzaklara gidemiyeceklerini gösteriyor, araları çabuk açılacakmış. Önemli olan bu değil, aksilik şu ki, o zamana doğru bölge yıkıntılara dönüşecektir. İnanmayan varsa, Afganistan’ı bir ziyaret etsin.

RUSYA'NIN SESİ

Hiç yorum yok: