26 Ocak 2012 Perşembe

Gaziantep'te Erbil seferleri başlayacak


Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan, Çağlayan'ın müjdesini verdiği Erbil'e başlayacak uçak seferlerinin, ticari ilişkileri olumlu yönde etkileyeceğini söyledi.

Aslan yaptığı açıklamada, Bakan Çağlayan'ın açıklamaları dolayısıyla uçak seferlerine ilişkin çalışmalarda son aşamalara gelindiğini gördüklerini belirtti.

Seferlerin en kısa zamanda başlamasını umduklarını, seferlerin sadece Gaziantep değil tüm Güneydoğu Anadolu Bölgesi için önemli olduğunu ifade eden Aslan, şöyle konuştu:

''Seferlerin ticari ilişkilerin artışında önemli bir faktör olacağını düşünüyoruz. Ulaşımın ticaretin gelişmesi açısından önemli bir faktör. Uçak seferleriyle çok daha süratli bir ulaşım sağlanacak ve bölgedeki iş adamları çok daha kolay bir şekilde bir araya gelecek. Seferler ticari ilişkileri olumlu yönde etkileyecektir.''

Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Adil Konukoğlu ise Gaziantep ile Erbil arasında uçak seferleri başlatılmasının bölge için çok önemli bir konu olduğunu belirtti.

Gaziantep'in ihracatının yaklaşık yüzde 40'ını Irak'a gerçekleştirdiğini ifade eden Konukoğlu, ''Uçak seferlerinin başlaması iş adamlarımızın ve sanayicilerimizin bölgeye gidip gelmesine hız kazandıracak.

Dolayısıyla Gaziantep'in ve bölgenin ekonomisine büyük katkıda bulunacak ve ihracatımızın artacağını düşünüyoruz'' diye konuştu.

Konukoğlu, Erbil'e uçak seferlerinin başlatılmasına yönelik çalışmalarından dolayı Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve yetkililere teşekkür etti.

''Uçak seferi müjdesi''

Bakan Çağlayan, Libya dönüşü uçakta yaptığı açıklamada, uçak seferlerinin başlatılmasına yönelik olarak Irak Ulaştırma Bakanı ile görüştüğünü ve talebin memnuniyetle karşılandığını ifade ederek, ''Bununla ilgili bir yazı yazacağım.

Bu yazıda da haftanın 4 günü Gaziantep'ten Erbil'e, haftanın 3 günü de Şanlıurfa'dan Erbil'e Türk Havayolları seferlerini başlatacağız. Bilhassa Gaziantep, Irak'a ihracat konusunda son derece önemli'' ifadelerini kullanmıştı.

AA

AKŞAM

25 Ocak 2012 Çarşamba

Neçirvan Barzani: Bana hükümet için resmi olarak görev verilmedi


Bölgesel yönetimin eski başkanı Neçirvan Barzani, Kürdistan Bölge Başkanı’nın şu ana kadar resmi olarak hükümeti kurmak üzere görevlendirmediğini söyledi.

Neçirvan Barzani, Süleymaniye’deki temasları sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Goran Hareketi Lideri Noşirwan Mustafa ile yapmış olduğu görüşmede, Kürdistan Bölgesi ile Irak’ın içinde bulunduğu siyasi durumu ele aldıklarını belirten Barzani, ‘’Dostane kardeşçe bir görüşme oldu, ve bu tarz görüşmelerin devam etmesini temenni ediyorum’’ dedi.

Goran hareketinin yeni kurulacak olan hükümete katılıp katılmayacağı sorusu üzerine Barzani, “Ben bu amaçla buraya gelmedim. Çünkü şu ana kadar Kürdistan Bölgesi Başkanı bana resmi olarak hükümeti kurma görevi vermiş değil” dedi.

Barzani, resmi olarak hükümeti kurmakla görevlendirildiğinde tekrar Noşirwan Mustafa’yı ziyaret edeceğini ifade etti.

YNK Genel Sekteri Yardımcısı’nın Kürdistan Bölge Başkanı Yardımcısı olmasına PDK’nin yaklaşımı konusunda ise Barzani, “ Parti olarak sayın Kosret Resul’un Kürdistan Bölge Başkanı Yardımcısı olması önünde biz bir mani görmüyoruz” diyerek PDK’nin Resul’ün Kürdistan Bölge Başkanı Yardımcısı olmasına razı olmadığı yönünde çıkan haberleri yalanlamış oldu.

Muhalefetin reform programı konusunda açıklamada bulunan Neçirvan Barzani, “Bizim reform yapma konusunda bir sorunumuz yok. Muhalefetin hazırladığı reform programı üzerinde gerekli görüşme ve tartışmaları yürütür ve ülkemiz için gereken reformları hiç kuşkusuz el ele birlikte hazırlarız” dedi.

Bölge Başkanlığı Yardımcılığı ile ilgili olarak PDK Politbüro Sekteri Fazıl Mirani ise yapmış olduğu açıklamada, Kosret Resul’ün Bölge Başkanı Yardımcısı olmasının kendi partilerinde bir rahatsızlık veya uygun görmeme durumu olmadığını belirtmişti. Mirani, “Resul seçilirse, biz destekleriz, yok eğer YNK başka bir isim önerirse bizim açımızdan hiç bir sorun yok. Bu kendilerinin kararıdır” diyerek, konuya açıklık getirmişti.

ANF NEWS AGENCY

24 Ocak 2012 Salı

Mahsun, Halepçe'nin filmini çekecek


1988'deki Halepçe Katliamı'nı Irak'ın first lady'si Hero Talabani'nin desteğiyle sinemaya uyarlayacak Mahsun Kırmızıgül, Hollywood yıldızlarına başrol önerecek.

Hazal Ateş'in haberi

"Güneşi Gördüm," "New York'ta Beş Minare" ve "Beyaz Melek" filmleri ile atv'de yayımlanan "Hayat Devam Ediyor" dizisiyle adından söz ettiren Mahsun Kırmızıgül, "Halepçe" filmi için kolları sıvadı. Saddam Hüseyin döneminde 5 bin sivilin kimyasal silahla yaşamını yitirdiği Halepçe Katliamı'nı anlatan filme Irak'ın first lady'si Hero Talabani de destek veriyor. Eski peşmerge olan Hero Talabani, o döneme ilişkin elindeki bütün belge ve bilgileri Kırmızıgül'e verecek ve çekimlere de katkı sunacak. Teklif gidecek isimler arasında, Salma Hayek, Julia Roberts, Angelina Jolie gibi ünlü Hollywood yıldızları yer alıyor. Kırmızıgül'ün Almanya'da ameliyat olan Irak Cumhurbaşkanı Talabani'nin ülkesine dönmesinin ardından Süleymaniye'ye gitmesi bekleniyor. Kırmızıgül'ün Hero Talabani'yi ziyaret ederek, Halepçe filmini konuşacağı belirtiliyor. Kırmızıgül'ün yapımcısı Murat Tokat, filmin senaryo çalışmalarının devam ettiğini söyledi.

SABAH'a konuşan Kırmızıgül'ün yapımcısı Murat Tokat, filmin senaryo çalışmalarının devam ettiğini belirterek "Çok büyük bir proje. Şu anda senaryo aşamasında... Mahsun Bey, geçen yıl Halepçe'ye gitti. Senaryonun tamamlanması için o belgeden dokümanlar, bilgi ve belgeler toplanıyor. Uluslararası bir film olacağı için lojistik boyutu önemli" dedi.

Tokat, filmin tüm dünyada gösterime girecek, uluslararası bir yapıt olması için Hollywood yıldızlarının oynamasını tercih ettiklerini söyledi. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin eşi Hero Talabani de Kırmızıgül'e destek verecek. Saddam'ın zulmünü amatör kamerayla dünyaya yansıtan Hero Talabani, bugün Irak'ın dünyaya açılan kapısında önemli rol oynuyor. Saddam Hüseyin rejimine karşı dağlara çıkıp savaşan Hero Talabani'nin o yıllara ilişkin arşivlerini Kırmızıgül'le paylaşacağı belirtiliyor. Ünlü Kürt yazar İbrahim Ahmed'in kızı olan Hero Talabani, senaryoya ve film çekimlerine katkı sunacak.

HALEPÇE'YE İKİNCİ ZİYARET

Mahsun Kırmızıgül, Mayıs 2011'de, 5 bin kişinin yaşamını yitirdiği Süleymaniye'nin Halepçe ilçesine gitmiş, katliamda ölenlerin anıtını ziyaret etmişti. Kırmızıgül'ün Almanya'da ameliyat olan Irak Cumhurbaşkanı Talabani'nin ülkesine dönmesinin ardından Süleymani'ye gitmesi bekleniyor. Hazırlıkları süren "Halepçe" filmi Kuzey Irak'ta da merakla bekleniyor. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın geçen hafta gerçekleştirdiği Erbil-Süleymaniye programında da Kırmızıgül filmi konuşuldu. Bölgesel Kürt Yönetimi Lideri Mesud Barzani, KDP Başkan Yardımcısı Neçirvan Barzani'nin de projeyi desteklediği belirtildi. Barzani ailesinin her türlü maddi ve manevi desteği vereceği ifade edildi.

KİMYASAL GAZLA ÖLDÜRDÜ

16 Mart 1988 tarihe, Saddam Hüseyin'in emriyle Irak ordusu tarafından, çocuk ve kadınların çoğunluğu oluşturduğu 5 bin Kürt vatandaşın zehirlenerek öldürüldüğü katliam olarak geçti. Kimyasal gaz kullanılan katliamda yaklaşık 15 bin kişi de yaralandı. Saddam Hüseyin, katliama Kuzey Irak'taki aşiretlerin İran'la işbirliği yaptığını gerekçe gösterdi.

Kimyasal gazla öldürdü

16 Mart 1988 tarihe, Saddam Hüseyin'in emriyle Irak ordusu tarafından, çocuk ve kadınların çoğunluğu oluşturduğu 5 bin Kürt vatandaşın zehirlenerek öldürüldüğü katliam olarak geçti. Kimyasal gaz kullanılan katliamda yaklaşık 15 bin kişi de yaralandı. Saddam Hüseyin, katliama Kuzey Irak'taki aşiretlerin İran'la işbirliği yaptığını gerekçe gösterdi.

SABAH

HABER 7

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında Irak ve Suriye yönetimlerini eleştiri yağmuruna tuttu



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Irak Başbakanı Maliki'nin 'Türkiye içişlerimize karışıyor' açıklamalarına da sert yanıt verdi:

"Irak'la yakından uzaktan ilişkisi olmayanlarla hoşgeldiniz diyeceksiniz, onları ağırlayacaksınız, onlara sesiniz çıkmayacaksınız, sınır komşunuz Türkiye'ye bizim içişlerimize karışıyor diyeceksiniz. Bu nasıl bir siyaset anlayışıdır"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında dış politikaya yönelik açıklamalarda bulundu. Irak ve Suriye yönetimlerini eleştiri yağmuruna tutan Başbakan Erdoğan'ın öncelikli hedefi ise Irak Başbakanı Maliki oldu:

"Maliki'nin Türkiye bizim içişlerimize karışıyor yaklaşımını da çok çirkin ve talihsiz bir açıklama olarak görüyorum. Teskereyi hatırlayın. Irak'taki kardeşlerimiz istemediği için biz Irak'a girmedik. Aksi takdirde Türkiye'de Irak'ta olacaktı. Çünkü biz istenmediğimiz yerde olmayız. Maliki'nin şunu bilmesi gerekirdi. Siz mezhep kavgası içinde eğer Irak'ta böyle bir çatışma sürecini başlatırsanız, bizim buna sessiz kalmamız mümkün değil. Çünkü biz sizlerle sınır komşusuyuz, akrabalık ilişkilerimiz var. Hepsinin ötesinde tarihten gelen kültürel bağlarımızında bir anlamı var. Sizler Irak'la yakından uzaktan ilişkisi olmayanlarla hoşgeldiniz diyeceksiniz, onları ağırlayacaksınız, onlara sesiniz çıkmayacaksınız, sınır komşunuz Türkiye'ye bizim içişlerimize karışıyor diyeceksiniz. Bu nasıl bir siyaset anlayışıdır. Bu nasıl bir ülke yönetimi anlayışıdır.Önce söylediklerini kulaklarının duyması lazım. Onun için talihsiz bir açıklama diyorum.

Bakanlarınızın evlerinin önüne tank yerleştirirseniz herhalde kimse size adil bir yönetimsiniz demez. Bakanlar sabah bakıyor ki evin önünde tank var, namluyu eve yöneltmiş. Cumhurbaşkanı birinci yardımcısı aynı şekilde. Böyle bir yönetim anlayışı olur mu. Bunları maalesef Irak yönetimi sergiledi.

SURİYE'YE KERBELA ÖRNEĞİ

Suriye'de azınlığın çoğunluğa hükmettiği değil, zulmettiği değil, halkın taleplerine uygun bir idarenin oluşmasını samimiyetle savunuyoruz. Irak'ta bir mezhep çatışmasının çıkmasına sebep olanlar, tıpkı Kerbela'da Peygamber Torunu'nun kanını akıtan Yezid gibi tarihin sayfalarına bir kara leke olarak yazılırlar dedim. Kim kim ibadet eden kardeşini katlediyorsa o Yezid'in izindedir. Halepçe'de kürtler kimyasal silahlarla katledildiğinde acıyı yüreğimizde hissettik. Onu bu ülke yapmadı. Ülkemizde yapılan seferberlik, harcanan para ortada. Altınköprü'de Türkmenler katledildiğinde, bize saldırılmış gibi üzüldük. Köylerde, camilerde sünniler toplu halde katledildiğinde yasını bizde tuttuk. Kerbela'da Necef'te, ibadet eden Şii'lere yönelik saldırılara telin ettik.

Biz Irak Başbakanı Maliki'ye ve Iraklı yetkililere uyarılarımız yaptık. Umuyor ve inanıyorum ki, Irak yönetimi Türkiye'nin dostane tavsiyelerine kulak verir ve Irak halkının çile çekmesine fırsat vermez.

İNTERNET HABER

19 Ocak 2012 Perşembe

NEFİ DEMİRCİ - ABD, IRAK’TAN ÇEKİLDİ


IRAK ORDUSU 91. POLİS GÜCLERİ 90.YILILLARI  KUTLANIYOR

1.Körfez savaşından sonra Irak Cumhuriyeti ikiye  bölündü,  Saddam’ın egemenliğinde ABD’nin izni altında bir Irak ve Çekiç Güç’ün himayesi ve hakimiyeti altında Güvenli Bölge içinde bir Kürt yapılanması.  2003 yılında işgal edilen Irak   fiilen ikiye bölündü.

  ABD    9  Nisanda Bağdat’ı,  10 Nisanda  hazırlıklı gelen Kürtler kendi ulusal topraklarımız dedikleri Kerkük’ü   yağmalarlar, yakarlar  ve işgal ederler.

             Demokrasi, özgürlük ve insan hakları adına iş birlikçilerin katkısı ile işgal edilen Irak’ta  o tarihten bu yana  Bir milyona yakın(?) insan öldürülmüş, yüz binlerce sakat ve yaralı, göç edenlerin sayısı tam olarak tespit edilmemiş olmasına karşın tahmini sayıları iki milyonu bulmuş. Yüzlerce kadın tecavüze uğramış, Ebu Garip(b)  cezaevinde insanlık dramı yaşanmış, çıplak bir erkeğin yanında elinde sigarası ABD’li kadın askerin POZ  vereni göremeyenler,  O hapishaneden;  “ Hayvanlar gibi  bedenlerimize saldırıyorlar gelin kurtarın bizleri “ bağıranların  çığlıklarını  duymayanlar,  çıplak erkekleri biri, biri üzerine yığanların ……… silahlarını bırakanlar dağılın emrine uyarak vatanını savunmadan dağılanlar , çekilen resimleri ve bu insanlık çirkinliğini    görmeyenler, göremeyenler …….

Her gün patlayan bombalar sonucu ölen onlarca  insan, Kerkük’te şehit edilen doktorlar, iş adamları, öğretim görevlileri ve  Türkmen siyasi partilerin merkezleri  ve siyasetçilerin evlerinin  kundaklanmasını,   evlerin  kurşunlanmasını  ve saldırıların  devam etmekte olduğundan habersiz Güvenlikçiler.   Yanan yakılan evler, camide kurşunlanan ibadet edenler, zorla işgal edilen araziler, mal ve mülkler ve Kerkük’ün bu günkü kimliksizleştirme oyunlarını  göz ardı edenleri kutlayanlar.  

            Yeşil Bölge Cennetinde safa içinde Irak’tan çekildim diyen ABD kuvvetleri. Ve Kerkük ten  yükselen GÜVENLİĞİMİZ YOK gelin koruyun bizleri, Bağdat’a ve kendi ifadeleri ile Barzani ve Talabani tarafından Kerkük VALİSİ olarak atandım diyen VALİ Beyi,  7 .1 2012 saldırıya uğrayan milletvekilinin evinin ardından  “ saldırı Kerkuki  lakaplı şahın adamları tarafından yapılmaktadır beyanatının düşündürdükleri ve 13. 1. 2012 günü Kerkük’te  iki patlama, hava alanına roket saldırısı, ayni gün Tuzhurmatu’da üç patlama ve sevilen sayılan yetkili zatın:  Polis müdürü Ticaret ve yanlı siyaset yapmaktadır, Tuzhurmatu’nun güvenliğini korumamakta, Maliki’ye bildirdik, bugüne kadar önlem alınmadı, böyle giderse daha çok bugünleri yaşayacağız, demeci,

 14 .1 . 2012 Irakta Şii hacı konvoyuna dalan bir intihar bombacısının patlattığı bomba sonucu ölenlerin sayısı  56 ölü  130 yaralıyı itiyat haline geldiği içinde rahat uyuyanlar…mı  Kutlanmakta  ?

Her gün kanlı olaylar devam ederken bir yandan da Türkmen varlığını  ciddi olarak etkileyen  siyasi gelişme yaşmaktadır Irak.  Şii Arap Irak Başbakanı  Maliki Sünni Araplara savaş açmış,  Sünni  Cumhurbaşkanı yardımcılarında olan Tarık Haşim’ i  ye  tutuklama emri çıkartmış ve O DA  kurtuluşu Kürtlere sığınmakta bulmuş,  bu şekilde Barzani ve Talabani’nin  bilerek veya bilmeyerek gücünü ve siyasi alandaki etkisine ve hakimiyetine hizmet etmiş ortaya koymuş. Maliki ve bugün yönetimde olanlar dün ABD  ile işbirliğine girerek nasıl ki topraklarını işgal ettirmede katkıları  olmuş ise bugünde  ellerinde  kalan topraklarını  İKİ’YE,  tasarlanan BOP kapsamında  üçe bölme oyunlarını  bahaneler bularak oynamaktadırlar  ve Türkmenler ortada kalmış  yok sayılmış bu oyunun ortaya koyduğu yapılanmada.   Türkmenler ne yapacak, daha henüz zaman var mı oyalanacaklar tören alaylarında?  ATI  alan HASA ÇAYINI GEÇMEK ÜZERE, toplantılar, ziyaretler,  durum değerlendirmeleri, şiir şölenleri,  bu hummalı çalışma içersinde üzerinde durulması gereken  imalı Vali Beyin; “ Beni Barzani ve Talabani tarafından vali olarak tayin edildim”  demeci,  Kerkuki’nin saldırıları, Tuzhurmatudaki şahsiyetin TV’de   halkına ve kendisi gibi yetkililere verdiği demecin önemini,  Irak’ı  ABD’ye teslim eden şanlı ordusunun 91. Yıl kutlamalarını ve Güvenliği GÜVENSİZLEŞTİREN Polis teşkilatının 90.cı yıl kuruluş kutlamalarına  katılan,   kutlandıktan sonra durumlarının değerlendirmesinin bekleyen,  kimliği,  toprağı yok olmakla karşı karşıya kalmış,  kalacak olan Türkmen Milleti gerçekten kutlamaları şaşkınlık içinde yorumlamakta.    

            Daha önce Barzani’nin önerisi olarak Erbil’de Ulusal ittifak için Ulusal  Konferans toplantısı, Maliki’nin isteği ve ısrarı üzerine Bağdat’ta yapılmasına karar verilmiş veya verildi, bu toplantıda “ Siyasi Kitle” yani siyasi oluşum veya parti temsilcileri katılacak, Türkmenler bu uzlaşı toplantısında yine yok, davet edilmelerine gerek görülmemiş gelen haberler bu doğrultuda. Daha öncede yazmış ve söylemiştik, kendi kimlikleri ile seçime katılmamanın verdiği boşluğun sıkıntısı.

Kutlamalara katılıp neyin, kimin kuvvetine  ne zamana kadar önlerini görmeden demeçler verilecek, toplantılar yapılacak. 15. 1. 2012 Türkmen TV’de bir haber, İTC’nin bulunmadığı   siyasi parti yetkililerin “ DURUM DEĞERLENDİRME” toplantısının yapıldığını verdi. İTC neden katılmadı, katılmıyor bu gibi önemli toplantılara.  İTC. Türkmenlerin en önde gelen ve mecliste Türkmenleri temsil eden parti değil midir?                    

ERBİL Türk iken HAVLER oldu, ne yapacak Erbil ve Erbilliyim diyen gerçek yerlileri,  ya uyacak, ya uyacak, bununlar için tedbir neyse kimlik korunmak şartı içersinde o yapılacak.

 Kerkük ve Kerkukilerin  saldırılarına göz yumulursa, gereken karşılık verilmez ise,  ne olacak,  kutladım, durum değerlendirmesi yapıyoruz isteklerimizi bildirdik bizi dinlemiyorlar,  cevap bekliyoruz,  beklersin, bekle de gör.  İFTİHAR  EDİLEN GENÇLİK  KALA  ALINMAZ  ise  ve   heyecanlıların heyecanlarının birleştirilmesi sağlanmaz ise,  korktuğumuz başımıza gelir.

Kendi ülkesini işgal kuvvetinden  korumayan,  adı var ama kendisi yok olanları  kutlamak.   Türkmenlere Kendilerinden  başka kimse  yar olmaz, olmamıştır, sarılalım bir olalım ve Gençleri kucaklayalım ve daha sonra kendimizi kutlayalım.

          Gözü yaşlı Erbillir Kerkük’ün haline baktıklarında eminim ki,  Dikkat Erbil Havler oldu, Kerkük Erbil gibi Havler olmasın demektedirler. Kutlamalar yerine tepki gösterilmesi gerekirdi,  güvenliğimi sağlamayanların nesi kutlanıyor.

    Yinede temenni  edelim ki maziden ders alınır ve alınmıştır,  görülen  görüntülerde  gerçek olur.

16 Ocak 2012 Pazartesi

Kerküklü Türkmenler şehitlerini andı


TÜRKMENELİ İNSAN HAKLARI DERNEĞİ OLARAK KERKÜKTE RAHMETLİ ŞEHİDİMİZ NECDET KOÇAĞIN MEZARI BAŞINDA ANILDI BU TÖRENE DERNEK ADINA MEHTAP NEFTÇI KATILDI AYRICA RAHMETLİ NECDET KOÇAĞIN ABLASI NEZAHET KOÇAK ZİYARET EDİLDİ.

Irak’ın eski yönetimi tarafından 32. yıl önce 16 Ocakta suçsuz yere idam edilen dört Türkmen lideri Necdet Kocak, Adil Şerif, Abdullah Abdulrahmen ve Rıza Demirci Kerkük’te yapılan bir törenle anıldı.

Türkmen Siyasi Tutuklular ve Şehit Aileleri Derneği tarafından Kerkük’teki şehit İbrahim İsmail salonunda düzenlenen Türkmen şehitlerini anma törenine Irak Türkmen Cephesi onursal başkanı Dr. Sadettin Ergeç, Türkmen Milletvekili Müdrike Ahmet, Türkmen siyasi parti başkan ve temsilcileri ile Türkmen sivil toplum örgütleri ve şehit aileleri katıldı. Anma törenine Türkmen siyasi tutuklular ve şehit aileleri derneği başkanı Haşim Muhtaroğlu ile Irak Türkmen Cephesi Kerkük il başkanı Kasım Kazancı da katıldı.

Törene katılan Türkmen yetkililer, “Yıllar değil aradan yüz yıllar geçse, yöneticiler değil yönetimler değişse de Türkmen halkı, bağrına bastığı lider kadro şehitlerini asla unutmayacak.” diyerek şehitlere Allah’tan rahmet dilediler.

TÜRKMENELİ İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

12 Ocak 2012 Perşembe

Kenan AKIN - Barzani ateşle oynuyor!


Irak’ın kuzeyindeki peşmerge oluşumunun başı Barzani, dilinin altındaki baklayı nihayet çıkarırken, ateşle oynadığının farkına varmıyor. Tarihi ve azılı bir Türk düşmanı olan Barzani aşiretinin bu yeni belası, tehlikeli amaçlarını saçarken âdeta “zehir” kusuyor.
Mesud Barzani, Başbakan Nuri el Maliki liderliğindeki ittifakın Irak’ın sorunlarını çözememesi durumunda, “bütün seçenekleri değerlendireceklerini” söylerken, “bağımsız Kürdistan” sinyallerini veriyor.
Kerkük sorununun çözümü için 104’üncü maddenin uygulamaya konması yönündeki taleplerden vazgeçmeyeceğinin tehditlerini savuran Barzani, bu tarz sorunların devam etmesi halinde karar mekanizmasının Kuzey Irak Parlamentosu olacağını da vurguluyor.
Böylece, soydaşlarımızın üzerinde yıllardan beri yaşadığı Kerkük’ün de, bu “hain” planın önemli bir parçası olduğu anlaşılıyor.
Nitekim, bir Kerküklü’nün uyarıları, sanki bütün soydaşlarımıza tercüman oluyor:
“Bugün bazı hain eller Irak’ta Türkmenlerin varlığından rahatsızlar. Irak Türklerini sindirmek ve yıldırmak için tutuklama, tehdit, suikast düzenleme, öldürme, göçe zorlama, mallarını ele geçirme ve fidye istemek için kaçırılmaları sıkça yaşanmaktadır. Türkmen doktor, siyasetçi, bilim adamı ve işadamları kaçırılıyor veya öldürülüyor. Kerkük’ün yönetimi ABD ve Kürtlerin denetiminde, Kerkük’te kaçırılan ve öldürülenlerin tamamı Türkmenler, bunun anlamı açık ve net değil midir? Kerkük’ün Türkmen kimliğini değiştirmek isteyen grupların bölge halkına karşı uyguladıkları yıldırma ve göçe zorlama politikalarına karşı direnen birçok Türkmen evlâdının faili meçhul cinayetlere kurban gittiği biliniyor.”
Bu arada, Barzani “Eğer Kürdistan halkı bağımsızlık talep ederse, ben bunun önünde durmayacağım. Ancak asıl umudum Kürdistan’ın bağımsızlığıdır” diyerek asıl niyetini artık gizlemiyor.
Yıllardır, “devletçik” kurma sevdasıyla yanıp tutuşan ve bunun için terör örgütü PKK’yı elinin altında bulunduran Barzani, ne yazık ki, ABD, İsrail, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkeler tarafından destekleniyor.
Enerji yollarının güvenliğini elinde bulundurmak, en azından kontrol altında tutmak için Batılı ülkelerin verdiği ve sık sık değişkenlik gösteren destek Barzani’yi bu hale getiriyor.
Korktuğu için resmen açıklamaktan çekindiği  “devletçik” sınırlarının içine, İran, Türkiye ve Suriye’den toprak katmak hülyasında olan Barzani’nin en büyük kozu, Irak’ın kuzeyinde üretilen petrol oluyor.
Rezervi ve randımanı yüksek petrolün ABD tarafından denetlendiği de biliniyor.
Öte yandan, ABD’nin İran ile yeniden başlayan anlaşmazlığı, Irak’ın kuzeyine ve petrolüne daha da stratejik önem kazandırıyor.
Kazandırılan konumunun farkına varan Barzani’nin, artık “bağımsızlık” gibi tehlikeli “isterisi” öncelikle Irak’ın en azından üçe bölünmesini beraberinde getiriyor.
Ne var ki, ABD’nin planları da bu tehlikeli gelişmeyi benimsiyor.
Bu arada, gerek Kerkük-Yumurtalık ve gerek Kerkük-Laskiye petrol boru hatlarının “geleceği”de, Barzani’nin gizli emelleri arasında yer alıyor.
Günümüzde de Suriye tarafından her an işletilebilecek Kerkük-Lazkiye boru hattının mevcudiyetini hatırlatmamız gerekiyor. Zira, bu boru hattının faaliyete geçirilmesi, Kerkük- Yumurtalık boru hattının değerini sıfıra indirebiliyor.
Aslında, Türkiye ile Suriye’nin her şeye rağmen “düşman” olmaması, özellikle peşmerge oluşumunun “devletçik”e dönüşmemesi için önemli unsur sayılıyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, Orta Doğu’da bir kazanın kaynatıldığı kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Daha önceleri belirttiğimiz gibi, “Arap Baharı” adı altında başlatılan “hengâme” bölgeyi âdeta “kara kış”a çeviriyor.
YENİÇAĞ

11 Ocak 2012 Çarşamba

Sağlıklı Bir Hayat Her İnsan İçin En Temel Haklardan Biridir:


    7 Ocak 2012 tarihinde Ankara Hilton Oteli’nde “IV. Irak Sağlık İstişare Toplantısı’’ düzenlendi. Toplantıya T.C. Cumhurbaşkanı başdanışmanı Erşat Hürmüzlü, Irak Büyükelçisi Müsteşarı Sudad K. Ali, Türkiye ve Iraktan sağlıkçı ve bilim adamları katıldı. Toplantıya Prof. Dr. İhsan Doğramacı ve Şehit Op. Dr. Yıldırım Abbas Demirci ve tüm şehitlerin anılarına 1 dakikalık Saygı duruşuyla başladı. Divan başkanlığına Prof. Dr. Mahir NAKİP yardımcılığına Prof. Dr. Şahin NAKİP ve Dr. Enise AVCI seçildi. ITC Türkiye Temsilcisi Dr.Hicran Kazancı, Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı Başkanı Fatih Türkcan ve Türkmeneli Kültür Merkezi Başkanı Dr. Mustafa Ziya,’da davetliler arasında idiler.

       Açılış konuşmasını yapan Op. Dr. Aydın BEYATLI, Irak’taki sağlık sorunları, sağlık alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri ve olası çözümler konusunda geniş bir özet sundu. Daha  sonra Irak’taki sağlık sistem sıkıntılarının başında gelen sağlık idaresi ve hastane yönetimi konusunda Prof. Dr. Mahir NAKİP kapsamlı bir sunum yaptı. Kısa süre önce Türkmeneliyi ziyaret eden Prof. Dr. Hişam DEMİRKÖPRÜLÜ bölgedeki sağlık gözlemlerini anlattı daha sonra  Irak’ta İlaç kalite kontrolü ve eczacılık sektöründeki sıkıntıları ise toplantımıza Kerkük’ten katılan Eczacı Niyazi BAHATTİN tarafından anlatıldı.


       Toplantıda söz alan Dr. Kürşat ÇAVUŞOĞLU; “ Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır.  Sağlıklı bir hayat her insan için en temel haklardan biridir. Biliyoruz ki, insanların hayat kalitesini artırmak, sağlık hizmetlerinin kalitesi ve yaygınlığı ile doğrudan ilgilidir. Onun için de öncelikle sağlık hizmetlerinden herkesin eşit şekilde yararlanabilmesi gereklidir.


       Dr. Adnan Kerküklü; “Sağlık hizmetleri ile ilişkili enfeksiyonlar önem kazanmakta, hastanede yatış sürelerinin uzamasına ve maliyet artışına neden olmaktadır. Hastanelerde Enfeksiyon Kontrol Komitelerinin kurulması elzemdir. Bu komiteler hastanedeki yatış süresinin kısaltılması, Salgınların önlenmesi ve ölümlerin azaltılması amacına ulaşmayı hedefler.”

   



      Sağlık alanında yeniden yapılanma çalışmalarına hız verilmelidir. Irak genelinde hamile anne ve bebek ölüm oranları, dünya ortalamalarının çok üzerinde. Bu durumda ana ve çocuk sağlığının iyileştirilmesi alanındaki çabaların artırması gereği çok açıktır. Çocuklar geleceğin teminatıdır. Çocuğuna değer veren uluslar ölmez. Çocuk bugünün yarını, yarının umududur.”



        Toplantıda, Irak’ta sağlık sektöründe yeniden yapılandırılması ve Türkmenlerin sağlık sektöründe  etkin olması için uygulanacak strateji katılımcılar tarafından sunulan bazı öneriler ve alınan kararlar;

        Türkiye ’de sağlık alanında faaliyet gösteren Türkmen  dernek  ve kuruluşlarını tek çatı altında toplamak, Türkmeneli’de çalışmalarını  sürdüren Irak Türkmen doktorları birliği ile koordinasyon içinde çalışmak.

         Son yıllarda Türkmeneliden Türkiye’ye gelerek tedavi olmak isteyen hastaların sayısında artış görülmüş, buna mukabil Türkiye’de hasta ticareti başlamış ve pek çok hasta mağdur olmuştur. Türkiye’deki bazı etkin ve önemli hastanelerle anlaşmalar yapmak, hastaları bu hastanelere yönlendirmek,

         Sağlık bakanlığında Türkmen işlerinden sorumlu Müsteşarlığın ihdas edilmesi, bu konuda Irak Parlemantosu, Hükümet kabini ve Sağlık bakanlığı nezdinde var olan girişimleri sürdürmek.

         ‘’Hastaları yerinde tedavi etme’’ projesi çerçevesinde Türkmeneli bölgelerinde Özel Hastane ve Dal Merkezlerini kurmak,

          Türkmenlerin Irak Sağlık sektöründe daha etkin olması amacıyla ‘’IRAK SAĞLIK BİLİM VE TEKNOLOJİ VAKFI’’nı kurma çalışmalarına hız vermek,

           Azerbaycan Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden Türkmeneli’ye  sağlık yardımı konusunda girişimlerde bulunmak,

           Genel Sağlık Sigortası sisteminin aktif hale getirilmeli, sağlık hizmetlerinde aile hekimliği uygulanmalı, sağlıkta bilgisayar sistemine geçilmeli, çağdaş teknolojiden en iyi biçimde yararlanmalı, koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmeli, sağlık sektörüne yeterince bütçe ayrılmalı.



             IV. Irak Sağlık İstişare Toplantısı Basın Bildirisi

10 Ocak 2012 Salı

Erdoğan Irak için düğmeye bastı

Başbakan Tayyip Erdoğan, Irak'ta yaşanan mezhep gerilimine çözüm bulmak için harekete geçti. Ankara merkezli yoğun diplomasi trafiğinde Erdoğan, perşembe günü Irak ve İran'dan iki üst düzey ismi ağırlayacak
Başbakan Tayyip Erdoğan, Irak'ta yaşanan mezhep gerilimine çözüm bulmak için düğmeye bastı, Perşembe gününü Irak'a ayırdı. Irak ve İran'dan iki üst düzey ismi ağırlayacak olan Erdoğan, Ankara merkezli yoğun bir diplomasi trafiğine start veriyor. Başbakan Erdoğan'ın Perşembe günü ilk misafiri Irak Meclis Başkanı Usame el Nuceyfi olacak. Nuceyfi, Irak siyasetindeki önde gelen Sünni siyasetçiler arasında yer alıyor. Başbakan Erdoğan, 15.00'te gerçekleşecek bu görüşmenin ardından, bu kez İran'dan önemli bir konuk ağırlayacak. Erdoğan 17.00'de İran İslami Danışma Meclisi Başkanı Ali Laricani ile bir araya gelecek.

IRAK KAN GÖLÜ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün Norveç Başbakanı Jels Stoltenberg ile görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında Irak'la ilgili önemli mesajlar verdi: Türkiye olarak Irak'taki gelişmeleri tasvip etmenin mümkün olmadığını kaydeden Başbakan Erdoğan, "Irak'ta da şu anda mezhebi bir anlayış ortaya çıkarılmaya başlandı; bu mezhepsel bakış, mezhepsel yaklaşım ne yazık ki Irak'ı adeta bir kan gölüne döndürmüş vaziyette. Aynı iktidarın içerisinde kendi bakan arkadaşının konutuna, siz eğer tankın namlusunu doğrultursanız onları bu şekilde tehdit ederseniz hiçbir zaman o toplumun içinde sağlıklı bir yaklaşım bulamazsınız. Nitekim şu anda yapılan budur. Irak'ta sağlıklı bir yönetimden bahsetmek mümkün değil" dedi.

HAŞİMİ'YE DESTEK
Erdoğan, "Irak Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Haşimi ile ilgili attıkları adımı ve üzerinde düşündükleri konuları şahsen tanıdığım bildiğim kadarıyla kabullenmemiz mümkün değil. Ve böyle bir yaklaşım içerisinde olunması hiç mümkün değil" diyerek Haşimi'ye sahip çıktı.

ORTADOĞU'DA Şİİ-SÜNNİ SATRANCI
IRAK 'ın Şii Başbakanı Nuri El Maliki'nin, Sünni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi hakkındaki tutuklama kararı ile başlayan güç mücadelesi Ortadoğu'da Sünni-Şii satrancını hızlandırdı. Gelinen noktada tüm bu gelişmelerin bölgede bir mezhep çatışmasına dönüşmesinden endişe ediliyor. İran, Irak, Lübnan ve Suriye'yi içine alan Şii blok ile Suudi Arabistan, Mısır, Tunus ve Katar'ın içinde yer aldığı Sünni blok arasındaki güç mücadelesi ise Bağdat-Erbil hattında gün yüzüne çıkmaya başladı. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin Maliki-Haşimi arasındaki gerilimi gidermek için, Irak Meclis Başkanı Usame Nuceyf ile görüşerek sorunun yargı yoluyla çözümü konusunda anlaştığı belirtiliyor. Talabani ayrıca sorunu çözecek Ulusal Şura'yı toplamak için düğmeye bastı. Talabani'nin çağrısına Bölgesel Kürt Yönetim Başkanı Mesut Barzani, Şii El Sadr, El Hekim grubu olumlu yanıt verirken Maliki henüz bir adım atmadı. Maliki, aşiret liderleriyle yaptığı toplantıda da, iktidar gücünü dağıtmanın sorunları çözmeyeceği görüşünü dile getirdi. Bölgesel Kürt Yönetimi Lideri Mesut Barzaniise, Kürtlerin Şiiler ve Sünnileri dışarıda bırakacak bir hükümetin parçası olmayacaklarını belirterek, "Ya erken seçim ya da diyalog" mesajı verdi. Irak Şiileri'nin en üst dini lideri olan Ayetullah Ali Sistani de İran Fars haber ajansına yaptığı açıklamada, ülkenin birlik ve bütünlüğünün korunması vurgusu yaptı. Sistani'nin uzun süredir Irak'ın siyasi liderleri ile görüşmemesi ise dikkat çekiyor.
SABAH

Hadita'nın son zanlısı mahkeme önünde

Irak'ta Kasım 2005'te Hadita kentinde 24 sivilin öldürülmesiyle ilgili son zanlı ABD'nin Kaliforniya eyaletinde Camp Pendleton askeri mahkemesine çıkarıldı

Asker Frank Wuterich, arkadaşının ölümü üzerine "aşırı tepki" vererek, ölüme sebebiyet vermekle suçlandı. Savcı Nicholas Gannon, "olay gününde, arkadaşının cesedinin görüntüsünün Wuterich'in gözünün önünden gitmediğini" belirtti.

Gannon, delillerin, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu kurbanların hiçbirinin tehdit oluşturmadığını gösterdiğini vurguladı.

Frank Wuterich, Hadita katliamıyla ilgili yargılanan son Amerikan askeri. Olayla ilgili 8 kişi suçlanmış, altısı hakkındaki dava düşmüş, bir asker beraat etmişti.
STAR

Irak polisinde Saddam özrü

2003’ten sonra ABD baskıyla yeniden yapılanan Irak polisi Saddam döneminde halka karşı işledikleri suçlar için resmen özür diledi.

2003’ten sonra ABD baskıyla  yeniden yapılanan Irak polisi  Saddam döneminde halka karşı işledikleri suçlar için resmen özür diledi. Kötü muamelenin ‘Saddam’ın zoruyla yaptırıldığı’ öne sürüldü.
MİLLİYET

Özcan Yeniçeri - Maliki'yle ABD üzerinden konuşmak

AKP iktidarı, ABD’nin işgali süreci ve sonrasında Irak’ta işlenen onca katliam ve tecavüze hiçbir ciddi itiraz getirmemiştir. ABD’nin Irak’ta attığı her adımı ve yaptığı her düzenlemeyi sadık bir müttefik olarak desteklemiştir. ABD istiyor diye Barzani yönetimini desteklemiş, Kerkük konusunda ABD tezine yakın durmuş, Türkmenleri ise kaderine terk etmiştir.
Başbakan Erdoğan, ABD’nin desteğini arkasına almış bölgesel lider olarak kendisine bir misyon biçmiştir. Bu bağlamda Büyük Orta Doğu Projesi’nin “eş başkanı” olarak Türkiye’nin seksen yıldır izlediği bölge ülkelerinin iç işlerine karışmama prensibini ABD lehine bozmuştur. Irak’ta; İran Şiilerden, Suudi Arabistan Sünnilerden, ABD Kürtlerden yana tavır koyarken Türkiye tavrını ABD’den yana koymuştur.
“Arap Baharı” sürecinde Türkiye, ABD’nin peşine takılarak Tunus, Libya ve Mısır rejimlerine karşı eleştiri geliştirirken İran bölgede boş durmamıştır. İran özellikle Irak ve Suriye’deki Şii yapı üzerinde etkisini giderek güçlendirmiştir. Türkiye, ABD’nin Malatya’da “Füze Kalkanı” kurmasına izin vermesi ve Suriye’yi hem tehdit hem de “iç işi” olarak nitelendirmesi bu ülkelerin hem rejimlerini hem de Şii grupları Türkiye aleyhine döndürmüştür.
Türkiye’nin komşusu Suriye’deki Beşşar Esat rejiminin değiştirilmesini kendisi için görev edinmesi İran, Irak ve Suriye eksenindeki Şii İslam’ı bütünleştirmiştir. Bu bağlamda Türkiye’nin Suriye’ye uyguladığı ekonomik ambargoya karşı Irak’taki Maliki rejiminin de Türkiye’ye karşı benzer bir ambargo uygulamasına neden olmuştur. Türkiye’nin Suriye’den Irak’a kaydırmak istediği nakliye yoluna Maliki izin vermemiştir.
Suriye ve Irak’ın Türkiye’ye karşı tavrının Tahran merkezli olarak şekillendiğini yaşanan gelişmeler ortaya çıkarmıştır. ABD’nin Irak’tan çekilmesiyle birlikte Maliki, Irak’ta Türkiye’nin iyi ilişkiler içinde bulunduğu grupları devre dışı bırakan bir politika izlemiştir. Bu bağlamda Maliki, Sünni Haşimi’yle ilgili tutuklama kararı çıkartarak yönetim dışı bırakmıştır. İran ise ABD işgal gücünü Irak’tan çektikten sonra Türkiye ve Suudi Arabistan’a bölgede nüfuz alanı vermeyeceğini açıkça ortaya koymuş bulunmaktadır.
Başbakan Erdoğan bunun üzerine bir yandan ABD ile diğer yandan Tahran ile temasa geçmiştir. Bu bağlamda Dışişleri Bakanı Davutoğlu İran’a gitmiştir.
Bakan Davutoğlu Tahran yolunda şunları söylüyor:  “İran’ın tek refleksi mezhep refleksi olmaz. Coğrafyanın belirleyici bir faktörü vardır. Oradaki bütün din ve mezhep faktörlerini göz önüne alır.../... Türkiye - İran ilişkilerini Şii-Sünni rekabetine dayandırmak doğru değil.../...Karşılıklı gücümüzü de, zaafımızı da biliriz. Ama iletişimi hiç koparmayız. Farklı düşünsek de bunu açıkça belirtiriz..”
 Davutoğlu, Tahran’daki ziyareti sırasında İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ile yaptığı basın toplantısında da şunları söylüyor:  “NATO Füze Kalkanı projesinde tehdit olarak İran’a özel bir vurgu yapılmadı.../... Biz İran’ı tehdit olarak görmüyoruz..../... Onlar da kurulacak radarları kendilerine tehdit görmemeli.”
Sarkozy’nin  “Füze Kalkanı” ile ilgili olarak “biz kediye kedi deriz” sözü orta yerde dururken Davutoğlu’nun söylediklerine muhatapları inanabilir mi? Hele hele bu ülke sürekli olarak ABD’den ve Batı’dan tehdit alan İran gibi bir ülke ise teselli ve nezaket bağlamında kendilerine söylenen bu sözleri, kendileriyle alay etmek olarak algılarlar.
Başbakan Erdoğan ise bu arada ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile Irak’taki son gelişmeleri görüşmüştür. Erdoğan görüşmede Joe Biden’e  “Başbakan Maliki’nin uygulamaları kaygı verici. Irak uçuruma gidiyor. Elinizi taşın altına koyun” diyor. Bunun üzerine Joe Biden şu cevabı veriyor:  “Maliki’nin alternatifi yok!”
Füze Kalkanı üzerinden Tahran’la, ABD üzerinden de Malikiyle konuşmak böyle olur.
YENİÇAĞ

Bağdat’ta düzenlenen 37 bombalı saldırıyı El Kaide üstlendi

El Kaide, Irak’ın başkenti Bağdat’ta düzenlenen 37 bombalı eylemin sorumluluğunu üstlendi.

Washington Post'un haberine göre, El Kaide’ye bağlı grubun üstlendiği eylemler arasında, Başbakan Nuri El Maliki’ye yönelik başarısız suikast girişimi de bulunuyor.

ABD’nin geçtiğimiz ay, Irak’taki son askeri gücünü de çekmesinin ardından özellikle Şii nüfusu hedef alan saldırılarda artış görüldü.

El Kaide militanlarının dün gerçekleştirdiği ve Şiilere ait bir caminin de hedef alındığı en son saldırılarda toplam 12 kişi öldü, 51 kişi de yaralandı.
HÜRRİYET PLANET

9 Ocak 2012 Pazartesi

Türkmen vekile saldırı düzenlendi

Jale Neftçi’nin evi, kimliği belirsiz silahlı kişiler tarafından tarandı.

Irak’ın Kerkük kentinde önceki gün Türkmen asıllı meclis üyesi Jale Neftçi’nin evi, kimliği belirsiz silahlı kişiler tarafından tarandı. Saldırıda yaralanan olmazken evde maddi zarar meydana geldi.
VATAN

Bağdat, Kürt yönetiminden Haşimi'yi istedi

Sünni ve Şii siyasetçiler arasındaki tansiyonun yükseldiği Irak'ta, Bağdat'taki merkezi hükümet, hakkında tutuklama kararı çıkartılan Sünni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi'nin sığındığı Kuzey Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından teslim edilmesini istedi.
Irak'ın yarı resmi kanalı olan El Irakiye televizyonunda yer alan haberde, "İçişleri bakanlığının Bölgesel Kürt Yönetimi'ndeki içişleri bakanlığından, haklarında tutuklama kararı verilen El Haşimi ve beraberindeki 14 kişinin hemen tutuklanıp yargıya teslim edilmesini istediği" belirtildi. Irak Yüksek Yargı Konseyi, El Haşimi'nin tutuklanan bazı korumalarının verdikleri ifadelerde şiddet eylemlerini El Haşimi'nin direktifleri doğrultusunda yaptıklarını dile getirmesinden sonra 19 Aralık'ta El Haşimi ve beraberindeki 14 kişi hakkında anayasanın terörle ilgili 4. maddesine binaen tutuklama kararı vermişti. Bunun üzerine Haşimi, hakkındaki iddiaları reddetmiş ve Şii Başbakan Nuri el Maliki hâkimiyetindeki merkezi hükümetin kendisi dahil Sünni siyasetçilere komplo kurduğunu iddia etmişti. Haşimi daha sonra beraberindekilerle birlikte Kuzey Irak'taki özerk Kürt bölgesine sığınmıştı. Haşimi'ye yöneltilen suçlamalar ve Maliki'nin, yardımcısı ve Sünni El Irakiye'nin üyesi Salih el Mutlak'ın dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etmesi, Maliki'nin lideri olduğu kanun devleti ittifakı ile El Irakiye arasında siyasi kriz çıkmasına ve El Irakiye'nin meclisin ve bakanlar kurulunun oturumlarını boykot etmesine sebep olmuştu.
ZAMAN

8 Ocak 2012 Pazar

Bağdat yönetimi Haşimi'yi Kürtler'den resmen istedi

Irak İçişleri Bakanlığı Kuzey Irak bölgesel yönetimine bir mektup göndererek, bir süre önce hakkında tutuklama kararı çıkartılan Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık Haşimi'nin  teslim edilmesini istedi.
Bağdat yönetiminin resmi televizyonu konumundaki Irakiye TV'nin haberine göre mektupta, "Haşimi ve beraberindeki 14 kişinin, terörle mücadele konusundaki ilgili yasa doğrultusunda resmen ve acilen Irak İçişleri Bakanlığı'na teslim edilmesi" istendi.

Sünni olan Tarık Haşimi hakkında, 19 Aralık'ta "terör örgütü kurmak ve finanse etmek" suçlamasıyla tutuklama kararı çıkarıldı. Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin yardımıyla Süleymaniye kentine giden Haşimi, halen bu kentte bulunuyor.
YENİ ŞAFAK

7 Ocak 2012 Cumartesi

Irak’ta füzeler devlet erkânını hedef aldı

Irak’ın başkenti Bağdat’ta, yol kenarına yerleştirilen üç ayrı bombanın patlaması sonucu hacı adayı iki Şii öldü, 17 kişi de yaralandı.

Irak’ın başkenti Bağdat’ta, yol kenarına yerleştirilen üç ayrı bombanın patlaması sonucu hacı adayı iki Şii öldü, 17 kişi de yaralandı. Başkentte ayrıca Irak ordusunun Yeşil Bölge’de düzenlediği 91. yıldönümü kutlamaları sırasında askerî geçit törenini yapıldığı alana beş füze fırlatıldı ancak saldırıda ölen ya da yaralanan olmadı.

Mesud Barzani'nin Kürdistan planı

Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Kürtlerin Şiileri ya da Sünnileri dışarıda bırakan bir hükümetin parçası olmayacağını söyledi.

Barzani, Başbakan Nuri el Maliki liderliğindeki ittifakın Irak’ın sorunlarını çözememesi durumunda, “bütün seçenekleri değerlendireceklerini” söyledi.

Irak’ın Avsat el Irak haber ajansının bildirdiğine göre, BBC Farsça kanalına bir röportaj veren Barzani, Irak’taki birçok siyasi grubun desteklediği Erbil Anlaşması’yla ilgili bir soru üzerine, “Anlaşma siyasi süreçlerde ortaklık sağlanması temeline dayanıyordu. Ancak maalesef bu sürecin çok uzun ömürlü olmadığını ve hükümet ile devlet kademelerinin adil bir biçimde dağıtılmadığını görüyoruz” dedi.

Barzani, önlerinde, sorunları diyalog yoluyla çözüp bütün siyasi partilerin üzerinde uzlaşacağı bir çözüm bulmak ya da erken seçimlere gitmek gibi iki seçenek olduğunu ifade etti.

"BÜTÜN SEÇENEKLERİ DEĞERLENDİRECEĞİZ"

Iraklı Kürt lider, “Kürdistan Parlamentosu, Bağdat hükümetinin anayasaya, federalizme, demokrasiye ve çok partili sisteme bağlılığını sürdürmesi durumunda, bizim de Irak’ın bir parçası olacağımızın taahhüdünü vermiştir” diye konuştu.

Barzani, “Kürtler, Şiileri ya da Sünnileri dışarıda bırakacak bir hükümetin parçası olmayacaktır. Ancak Maliki’nin ittifakı sorunları çözemezse, o zaman bütün seçenekleri değerlendireceğiz” dedi.

Geçtiğimiz ay hakkında bazı terör saldırılarıyla bağlantılı olduğu gerekçesiyle tutuklama emri çıkarıldıktan sonra Kuzey Irak’a sığınan Cumhurbaşkan Yardımcısı Tarık el Haşimi’nin davasının iki yöne gidebileceğini ifade eden Barzani, “Birincisi olay yargıda çözülür, ikincisi de Iraklı siyasi liderler bir Ulusal Şura toplar ve olay diyalog yoluyla çözülür” dedi.

SON SÖZ KUZEY IRAK PARLAMENTOSUNUN

Kuzey Irak yönetiminin Exxon-Mobil’le imzaladığı petrol anlaşmalarına da değinen Barzani, “Merkezi hükümetin bu konudaki tavrı Kürdistan’ın çıkarlarıyla çatışmaktadır. Bahsettiğim bu anlaşmaların yürürlüğe girmesinin önünde engeller yaratacak herhangi bir durumu kabul etmeyiz. Kerkük meselesinin çözümü için 104’ıncı maddenin uygulamaya konması yönündeki taleplerimizden vazgeçmeyiz” dedi.

Bu tarz sorunların devam etmesi halinde karar mekanizmasının Kuzey Irak parlamentosu olacağını da vurgulayan Barzani, “Kürdistan halkının tavrı neyse biz o tavrı uygularız” diye konuştu.

Barzani, “Eğer Kürdistan halkı bağımsızlık talep ederse, ben bunun önünde durmayacağım. Ben Kürdistan bölgesinin günden güne gelişmesini istiyorum ancak asıl umudum Kürdistan’ın bağımsızlığıdır” dedi.
BUGÜN

6 Ocak 2012 Cuma

KERKÜK'TE TÜRKMEN SOYKIRIMI


Fatih Bacak

Antalya Türk Ocağı 05.11.2011 günü Perşembe Sohbeti programında Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği Başkanı Kürşat Çavuşoğlu’nu konuk etti. Antalya Türk Ocağı Başkanı Abdullah uysal açılış konuşması ile başlayan geceye çok sayıda davetli katıldı. Son günlerde Türkmenlere yapılan baskı ve zulüm artmıştır. Bin yıllık Türk yurdu Türkmeneli'nde Türkmenlere karşı işlenen katliam ve kırımlar düşündürücüdür. “KERKÜK'TE TÜRKMEN SOYKIRIMI” konu başlığını seçerken, soydaşlarımıza yapılan insanlık dışı haksızlıkları dile getirmek istedik.    

Kürşat Çavuşoğlu, Irak Türkleri bugün kimlik ve varlık mücadelesi veriyor. Irak'ta bazı güçler Türk varlığını ortadan kaldırmak  ve göçe zorlamak için her yolu denemekteler.

Çavuşoğlu özetle şu konulara değindi:
Irak Türkmenlerinin Tarihçesi, Böl­ge­de Türk­ler ta­ra­fın­dan ku­ru­lan Türk­men dev­let ve bey­lik­le­ri, Türkmenlerin yaşadıkları bölgeler, Irak Türklerinin Nüfus Durumu, 1918’den bugüne kadar Irak Türkmenlerine yapılan katliam ve soykırım niteliğindeki hadiseler, Kerkük’ün Kimliği, Türkmenler Neden Hedef Alınıyor?,

Kürşat Çavuşoğlu;”Görüyorsunuz, bu gün Irak Türkleri, kendi yurdunda garip, her türlü insani haklardan mahrum, can ve mal güvenliğini kaybeden bir toplum haline gelmiş durumdadır. Uygarlık iddiasında bulunan tüm dünya devlet ve kuruluşları bu acı tablo önünde seyirci kalmakta, bu felaketi görmezlikten gelmeyi tercih etmektedir. Irak Türklerinin neler çektiğini, ne türlü zulüm ve baskılarla karşı karşıya geldiğini bugün dünya bilerek veya bilmeyerek ilgilenmemektedir.
Irak rejimleri, Irak'ta Türk varlığını ortadan kaldırmakta kararlıydılar ve bunu acımasızca bilinçli ve planlı bir şekilde uyguladılar. Bu bir tarihi yok etme, hafızayı silme, millet şuurunu, millet varlığını soykırıma uğratma hadisesinden başka nedir ki?”

Çok samimi bir ortamda gerçekleşen sohbet içerisinde zaman zaman soru ve cevaplarla içerik zenginleşti.

Bağdat’ta Şiiler vuruldu

Bağdat, iki hafta önce 72 kişinin ölümüne neden olan El Kaide saldırısının şokunu atlatmadan yeniden sarsıldı. Hedef yine Şii mahalleleriydi. Ölü sayısı 100’e yakın...

ABD askerlerinin geçen ay ülkeden çekilmesinin ardından Sünni ve Şiiler arasındaki gerginliğin tırmanışa geçtiği Irak’ta, başkent Bağdat’ın Şii mahalleleri ve güneydeki Nasiriye kentinde Şii hacılar bombalı saldırıların hedefi oldu, en az 75 kişi yaşamını yitirdi. Iraklı güvenlik ve sağlık yetkilileri, başkentte Şiilerin yoğun olarak yaşadığı Sadr ve Kazimiye semtlerinde meydana gelen dört ayrı patlamada en az 30, Bağdat’ın 300 km güneybatısında Nasiriye’de Kerbala’ya gitmeye hazırlanan Şiileri hedef alan intihar saldırısında ise en az 45 hacı adayının öldüğünü açıkladı. Yerel güvenlik yetkilileri ve bölge yönetiminden Kusay El Abadi, saldırının, kentin batısındaki bir kontrol noktasında düzenlendiğini söyledi.
TARAF

Irak'ta üç ayrı patlama: 2 ölü

Irak'ın başkenti Bağdat'ta meydana gelen üç ayrı patlamada 2 kişi öldü, 17 kişi yaralandı.

Yerel yetkililer, Bağdat'ta yol kenarına yerleştirilen 3 ayrı bombanın  patlaması sonucu Şiiler için kutsal sayılan yerleri ziyaret etmeye hazırlanan 2 kişinin öldüğünü, 17 kişinin de yaralandığını belirtti.
       
Irak'ta, Şiilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelere dün düzenlenen bombalı  saldırılarda 78 kişi hayatını kaybetmişti.
AKŞAM

4 Ocak 2012 Çarşamba

El Irakiye bloku boykota devam edecek

Irak’ta Sünni ağırlıklı El Irakiye bloku, Sünni Başbakan Yardımcısı Salih El Mutlak’ın görevinden alınmasının oylanacağı kritik parlamento oturumunu boykot etti.

Irak’ta Sünni ağırlıklı El Irakiye bloku, Sünni Başbakan Yardımcısı Salih El Mutlak’ın görevinden alınmasının oylanacağı kritik parlamento oturumunu boykot etti. Şii Başbakan Nuri El Maliki’yi koalisyon hükümetini tek başına yürütmeye çalışmakla suçlayan El Irakiye blokundan Nada İbrahim, “Oturumları boykot ediyoruz.El Irakiye bloku boykota devam edecek.
TARAF