28 Aralık 2011 Çarşamba

Türkmenlere Yapılan İnsan Hakları İhlalleri ve Kıbrıs'ta Kanlı Noel Resim Sergisi


Antalya’da Aydın Kanza Sergi Salonu’nda Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği ve Kıbrıs Türk Kültür Derneği Antalya Şubesinin ortaklaşa “Türkmenlere Yapılan İnsan Hakları İhlalleri ve Kıbrıs'ta Kanlı Noel ” konulu resim sergisi düzenlendi. Resim sergisinin açılışını Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen  gerçekleştirdi.
Kıbrıs Türk Kültür Derneği Antalya Şube başkanı Hüseyin Laptalı:“Irak, Irak diyoruz,” buradaki Türkmen soydaşlarımıza sahip çıkmıyoruz. Bu gün Irak’ta 2 buçuk milyondan fazla insanımız yaşamaktadır. Kusura bakılmasın ama, Irak’taki Türkmen kardeşlerimizin esamisi okunmuyor. Sebebi ise geçmiş tarihimizi hatırlamak kadar zaman harcamamamızdan kaynaklanmaktadır. Irak’ta bulunan Türkmenlere yönelik bir asimilasyon ve zulüm taktiği uygulandığını ve ırak’ta yaşanılanlarla beraber buradaki Türkmenlerin Türkiye’den hatta Türk Dünyasından uzaklaştırılmaya çalışıldığını.” Dedi.
Yaşanan acı olayları tüm gerçekliği ile gösteren ve Onlarca çarpıcı resmin yer aldığı sergide, tarih boyunca o topraklarda yaşayan ve varlık mücadelesi veren Türkmenlerin sıkıntıları ve İnsan Hakları İhlalleri resimlere yansıdı. Ayrıca Kıbrıs’ta Kanlı Noel olaylarına ilişkin belgesel gösterimi de yapılıyor.
Aydın Kanza Sergi Salonu’nda açılan sergi Türkmeneli’nde son dönemlere meydana gelen gelişmeleri anlatan resimlere vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Sergi 31 Aralık Cumartesi gününe kadar ziyaret edilebilecek.
                                                                 Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği Başkanı
                                                                                                                Kürşat Çavuşoğlu

25 Aralık 2011 Pazar

Geçmişten Günümüze Irak Türkmen Cephesinin Yapısı ve İdari Durumu


Akdeniz Üniversitesi Uluslararası Stratejik Araştırmalar Topluluğu 20 Aralık 2011 Salı Günü Akdeniz Üniversitesi Olbia B salonunda "Geçmişten Günümüze Irak Türkmen Cephesinin Yapısı ve İdari Durumu" konulu panel düzenledi. 15:30'da başlayan Panel Ortadoğu Stratejik Araştırma Merkezi Ortadoğu Uzmanı Bilgay Duman Irak'ta yaşayan Türkmenlerin tarihsel sürecini ve günümüzdeki sosyal ve siyasal durumunu anlattı. Yağışlı hava şartlarına rağmen ilgi gören panelde ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak'a müdahalesi ve bunun Türkiye üzerindeki etkileri tartışıldı. Panele Antalya Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği Başkanı Kürşat Çavuşoğlu ve onursal başkanı Fuat Türkmen, Akdeniz Üniversitesi Öğrenci Konsey Başkanı ve bazı öğrenci topluluk başkanlarının yanında öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

Ana tema “Geçmişten Günümüze Irak Türkmen Cephesinin Yapısı ve İdari Durumu ” yanı sıra diğer güncel konular da tartışıldı.

Panelde söz alan Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği Başkanı Kürşat Çavuşoğlu:”Irak Türklerinin kaderi Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngilizlerin Irak’ı işgal etmesiyle ve 1921yılında Irak devletinin kurulmasıyla acı günleri başlamıştır. Irak Türkleri, Irak rejimleri tarafından hep dışlanmak ve asimile edilmek istenmiştir. 2003’den beri de ABD ve İngiltere’nin işgali ile Irak Türlerine karşı şiddet olayları arttı. Türkmen hedeflerine yapılan saldırılar sıklaştırıldı ve Türkmenleri göçe zorlama esasına dayanan sistematik baskı arttı.  Türkmen kuruluşlarına yönelik bombalama eylemleri, siyasetçi, doktor ve iş adamlarına karşı tehdit, fidye ve suikast girişimlerinin hala devam etmesi, aslında her şeyi göz önüne sermektedir. Bu gelişen olaylar aslında Irak Türklerine karşı tam bir psikolojik savaştır. Irak Türkleri kendi öz vatanlarında zorla göç ettiriliyor, her türlü baskı altında tutuluyor, çok zor şartlar içerisinde yaşam mücadelesi veriyorlar.” dedi.

Panelde tartışmaya katılanların görüşü ise Irak Türklerine sahip çıkılmalıdır. Unutulmamalıdır Türkiye'nin güvenliği Irak Türklerinin bölgede varlığından geçmektedir.                    

Fatih Bacak

22 Aralık 2011 Perşembe

Suphi Saatçi - Irak Dramı Nereye Kadar…


ABD’nin 2003 Mart’ında girdiği Irak’tan çıkacağı 2011 yılının sonu yaklaşırken, işgalin son bulduğuna herkes gibi biz de inanmak istiyoruz. Dünyanın jandarması kabul edilen ABD, Irak’ı düşündüğü biçimde tanzim ettiği için (!) artık bölgeden çekiliyor. Bağımsız ve onurlu bir ülke hâline dönüşen Irak’ta adil ve güvenli bir yönetim sağlanacaktır (!).

Ajansların verdiği haberlere göre Irak’ta 200 binin üzerinde insan öldürüldü. Bazı kaynaklara göre gerçek rakam 400 bin dolayındadır. Bu rakamı bir milyon olarak telaffuz edenler varsa da, insan buna inanmak istemiyor. İşgalin geride bıraktığı daha başka dramatik tablolar da var. Irak’ta 2 milyon dolayında aç ve sefil kalan dul kadın ve 4 milyondan fazla yetim çocuk bulunuyor. Bunun bir ülkenin geleceği için ne kadar büyük bir tehlike oluşturduğunu düşünmek, insanı korkutuyor. Eğer verilen bu rakamlar doğru değilse -ki doğru olmadığını temenni ediyoruz- gerçek rakam nedir acaba?

Haberi daha önce veren ve herkesin kulak ardı ettiği ayrı bir haber daha var ki, gerçekten tüyler ürpertici… Haber Bağdat’ın ortasında satılan kız ve erkek çocuklar ile ilgili… Okuyan önce inanamıyor. Haberi veren Tiris Christenson ve Thor Bjorn Andersen adlı iki İsveçli gazeteci…10 Kasım 2009 tarihli “Swedish Agency for World News Express” gazetesinde yer alan haberde, Bağdat’ın göbeğinde, hem de parlamento ve diğer bakanlık binalarının bulunduğu Yeşil Bölge (Mantıkatü’l-Khadra/Green Zone)’nin bitişiğinde satılan kız ve erkek çocuklar gösteriliyor. Bu dramdan söz eden gazeteciler, bütün tehlikelere rağmen bunları fotoğraf ve filmlerle belgelemişlerdir. Bu pazarda Zehra adında 4 yaşındaki bir kız çocuğunun, hem de 400 dolara satıldığını duyuran bu haberin İsveç televizyonlarına düşmesi sonucu, kamuoyunda büyük tepkilere yol açmışsa da, Bağdat hükümetinin bu konuda ne yaptığı bilinmiyor.

ABD’nin müdahalesinden sonra Irak, özgürlük serüveni sonucu gerçekten derin yaralar almıştır. Özellikle Irak’ın Şii ve Sünni olan Arap nüfusunun beşerî potansiyeli çökertilmiştir. Peki, Irak’a müdahale eden ABD, umduğunun ne kadarını bulmuştur?

ABD, Irak’a ve daha sonra Körfez Ülkelerine yerleşmek suretiyle Körfez’den küresel ekonomiye petrol-doğalgaz akışının kesintisiz devamını kontrol altına almıştır. Bu arada hem bölgede istikrarsızlık abidesi haline gelen Saddam Hüseyin yok edilmiş, hem de İran’ın Körfez’deki olası hamleleri büyük ölçüde engellenmiştir.

Şu noktayı da göz ardı etmeyelim: Irak’ta hükümetteki Şii-Sünni ve ABD’nin kolladığı Kürt çekişmesi, aynı zamanda İran-ABD (Suudi Arabistan dâhil) nüfuz mücadelesi ile de sürmektedir. Sünni Baas rejimini deviren ABD, Irak’ta Şii İran’ın etkisinin yükselişini görebilmektedir. Muhtemelen bu sebepledir ki, 2011 sonunda Irak’tan tamamen çekilen 46 bin kişilik (sivil ağırlıklı) ABD kuvveti en azından 4.500 civarında -bu rakam 5.000 olarak da verilmektedir- olacak, Irak kuvvetlerini ve güvenlik güçlerini eğitmek maksadıyla varlığını sürdürecektir. Bunlara 2.000’e yakın ve çeşitli alanlarda uzman personelin (tarım, iklim, teknik, enerji, ulaşım, iletişim, eğitim vb) katılması kararı alınmıştır. Bu hususta kuşkusuz ki “Arap Baharı”nın Körfez Ülkelerinde meydana getireceği olumsuzluklarda ABD’nin yerinde müdahalesi de düşünülmüştür.

ABD ve İngiliz petrol şirketleri Irak’ın zengin petrolünü işletme konusunda sözleşmelerin aslan payını imzalamışlardır. Bu bakımdan ABD, en azından 10-15 yıllık bir süreçte Irak’ın iç siyasetinde etkin rol oynayacak demektir.

Siyasî gözlemciler Irak işgalinin sonuçlarını değerlendirirken, ABD’nin amaçladığı ve uzun vadede izleyeceği politikanın ana hatlarını şöyle tespit etmişlerdir:

Orta Doğu’da varlığı ve bekası ABD açısından son derece önemli olan İsrail üzerinde, bölgenin gelişme potansiyeli yüksek Irak tehdidi ortadan kaldırılmıştır. Ayrıca Orta Doğu’da, gerektiğinde İsrail’e yakın siyaset güdebilecek ve ele geçen ilk fırsatta devletleşecek ikinci bir “sadık dost” ve “stratejik ortak” gibi algılanan Irak Kuzey Yönetimi olgunlaştırılmıştır.

ABD Irak’tan büyük ölçüde çekilse bile, Arap Baharı’nın bir gün körfez ülkelerini de etkisi altına alabileceği endişesi ve İran’a olası askeri müdahalelerin hâlâ masada varlığını sürdürmesi gibi sebeplerle Körfez’den ayrıldığını söyleyebilmek mümkün değildir. Üstelik körfez ülkeleri, olası bir İran müdahalesi ile korkutularak çoğunluğu ABD’den olmak üzere silahlanma yarışı içerisine girmişlerdir. ABD, Irak’tan çekilse bile kendisine çok daha fazla bel bağlayan demokrasi yoksunu körfez ülkelerindeki varlığını daha da pekiştirmektedir.

ABD’nin Irak müdahalesi, bölge ülkelerinden en fazla Türkiye’yi olumsuz yönde etkilemiştir. Bu harekât sonucunda gerilen Türk-Amerikan ilişkileri, Türkleri tüm dünyada ABD karşıtlığı en yükseğe tırmanan bir millet haline dönüştürmüştür. Hükümetler arası ilişkiler düzelse de, Türklerin ABD’ye karşı güven bunalımının daha uzun yıllar devam edeceği anlaşılmaktadır.

Irak’a Özgürlük (!) adıyla başlayan müdahale sonucu Irak tamamen yıkılmış ve bir enkaz haline gelmiştir. Ülkede milli birliği tesis edebilecek bir siyasi olgunluk mevcut değildir. Kurulan hükümetler adeta yamalı bohça gibi olup, halen bir “Azınlık Hükümeti” ile yaralar sarılmaya çalışılmakta, ama pek de başarılı olunamamaktadır.

Irak’ın altyapısı, askeri müdahale sonucunda bazı yerlerde %50’ler, bazı yerlerde %30’lar civarında tahrip olmuştur. Dünyanın 3. Petrol kaynaklarına sahip bu ülkede hâlâ elektrik kesintileri saatlerce sürmekte, dışarıdan işlenmiş petrol ürünleri satın alınmaktadır. Başta tıp alanında olmak üzere, üniversite gibi yüksek eğitim kurumlarının öğretim üyeleri yurt dışına kaçmakta, ülke adeta bir beyin göçünün travmasını yaşamaktadır.

ABD’nin müdahalesi sonucunda Irak’ta en kazançlı çıkan etnik grup Kürtler olmuş, devlet yönetiminde en üst makamları işgal etmişlerdir. Her ne kadar Irak Anayasa’sında federal bir yapı öngörülse de, ne Şiilerin, ne de Sünni Arapların ayrı birer federal yapı içerisinde olmadıkları görülmektedir. Buna karşılık Iraklı Kürtler, adeta “devlet içinde devlet” kurarak, pek çok konuda da Merkezi Hükümet’e danışmadan iç ve dış politikada bağımsız hareketlerini sürdürmektedirler.

ABD ve bir yerde İsrail’in telkini ve planlaması ile Irak’ta Arap varlığı silinmiştir. Irak’taki siyasî oluşumlardan söz edilirken Arap kavramı telaffuz edilmemektedir. Nitekim her fırsatta Irak’ta Şiiler, Sünniler ve Kürtler telaffuz edilmektedir. Sürekli mezhep kışkırtıcılığı yapılarak ikisi de Arap olan Şii ve Sünni bloklar da, ne yazık ki bu oyuna gelerek kamplara ayrılmışlardır. Bu sebeple 325 sandalyeli Irak Meclisi’nde en çok yani 91 milletvekilliğine sahip “Irakiye” koalisyonu ve 89 milletvekili çıkaran “Irak Hukuk Devleti” grubuna karşılık, ülke yönetimine 42 sandalye kazanan Kürt ittifakı egemen olmuştur.

Anahtar rolünü başarılı biçimde oynayan “Kürt Bloğu”, olabileceği kadar ve en iyi şekilde Irak yönetiminde gene en önemli yerleri tutmuştur. Celal Talabani Cumhurbaşkanlığı görevini sürdürürken, Hoşyar Zebari de dışişleri bakanlığı görevini devam ettirmiştir. Irak’ın dış temsilcilerinin Avrupa Birliğine mensup ülkeler gibi en hassas bölgelerinde Kürt Büyükelçileri yerleştirilmiştir. Edinilen bilgilere göre bunun bir hazırlık olduğu, gelecekte bir devlet ilanı olunca, Irak’a ait olan bu dış temsilcilik binalarının yeni kurulan devlete geçeceği, Bağdat merkezli Irak devletinin dış temsilcilik binalarına böylece el konulacağı planlanmaktadır. Hatta dışarıda Irak devleti adına elçilik binaları, evler ve değişik amaçlar için gayrimenkuller satın alınması için Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’nin bütün Kürt Büyükelçilerine talimat verdiği ifade edilmektedir.

Irak Kuzey Yönetimi, her ne kadar Irak’ın bir parçası ise de, çoğu kez dışişlerinde dahi bağımsız hareket etmesine hiç kimse karşı koyamamaktadır. Nitekim Ağustos 2011 sonlarına doğru, İsrail’in 6 adet insansız hava aracı dâhil harp-silah ve araçlarını Irak’ın kuzeyine yerleştirme isteği, Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) tarafından kabul edilmiştir. İnsansız hava araçlarının 4’ünün Kerkük’ün kuzeyinde, 2’sinin ise Musul’daki hava limanında konuşlanacağı öğrenilmiştir. Buna merkezî hükümetin oturduğu Bağdat da ses çıkaramamaktadır. Kuzeyde kurulmakta olan ve provaları yapılan yeni bir devletin finansmanı Bağdat, inşası ise Ankara tarafından gerçekleştirildiği ve fiilen yürütüldüğü iddia edilmektedir.

Irak’taki merkezi hükümetlerin en az orta vadeye kadar ABD ile İran çekişmesi sebebiyle istikrarlı dönemler geçirmesinin pek mümkün olamayacağı anlaşılmaktadır. Irak’ta böylesine büyük sorunlar var iken, ülkenin nasıl düze çıkacağı merak konusu… Bu bakımdan Irak’ın ABD’nin çekilmesinden sonra muhtemel gelişmeler hakkında bazı yorumlarda bulunmak da doğrusu kolay değildir. Bu hususta ülkedeki siyasî kutupların nasıl bir hazırlık yaptığını ve beklentilerinin neler olduğunu anlamaya çalışarak, ülkenin nereye gideceğini tahmin etmek için biraz beklemek gerekir.

KERKÜK VAKFI

21 Aralık 2011 Çarşamba

Ali Kerküklü - Türkmen Bir Ailenin Dramı


20 Mart 2003’de, Irak’ı işgal operasyonu başladı. ABD ile İngiliz işgal güçleri, “Irak’a Özgürlük” operasyonu adı altında Bağdat’a ilk bombayı atışı, ülkede on binlerce masum sivilin katledildiği, bir o kadarının sakat kaldığı, ülkenin mezhep çatışmaları karanlığına gömdüğü felaketin başlangıcı oldu. Irak halkının tarihine, kültürüne, ulusal kimliğine ve varlığına yönelmiş bir şiddete dönüştü.

Irak’taki kan ve dehşet, Musul şehrine bağlı Türkmen kenti Telafer’e de sıçradı. Gözlerini kan bürümüş işgalci ABD askerlerinin Kürtlerin önünü açmak için Türkmenlere yönelik saldırıları sürdü. Türkmenleri katleden işgalci Amerikalılar evlere zorla girerek çok sayıda Türkmeni tutukladı ve binlerce Türkmeni de göçe zorladı. Telafer’de katliam üstüne katliam yapmalarına rağmen hakimiyeti sağlayamayan ve direnişçilerden büyük darbeler yiyen işgalciler, kentte Türkmenleri birbirine düşürme oyunları başladı. ABD ve Peşmerge güçleri Mezhep çatışmasını körüklediler. Telafer’e tank ve uçaklarla insanlık dışı saldırılar yapıldı. Çoluk çocuk, kadın, erkek, genç ve yaşlı demeden insanları katlettiler. Telafer’de tam bir katliam yaşandı. Kentin onlarca yerinde kontrol noktası kuran Amerikan askerleri, bir sokaktan diğer bir sokağa geçişi bile kontrol altında tutmak istediler. Bu kontrol noktalarında onlarca hamile, yaşlı ve çocuk öldürüldü.
Türkmen kenti Telafer’de kendi halinde kimseye zararı olmayan, sevilen sayılan ve hep hoşgörü ile anılan Türkmen Hüseyin Hasan ve ailesi (Eşi Kamila, Çocukları; Ceylan, İntisar, Sevsen, Samar, Rana, Muhammed ve Rakan) yaşıyordu. Bu Türkmen ailenin mutlu ve sakin bir hayatı vardı.

Ta ki 18 Ocak 2005’e kadar, O gün Ailenin en küçüğü olan Muhammed hastalanır ve ailesi tarafından hastaneye götürülür. Hastanede Muhammed’in sağlık durumunun ciddi olmadığını ve hastanede yatmasına gerekli olmadığına doktorlar belirtir. Ama kaderin ağlarını örmüş olduğunu bu Türkmen aile nereden bilebilirlerdi ki ölüm ve bir aile dramının onları beklediğini?
Aile o gece hastaneden araçla eve geri dönerken kaderi bir anda değişir, Telafer’in onlarca yerinde kontrol noktası kuran korku ve panik içinde Amerikan askerlerine yaklaştıklarında, yayılım ateşine tutulurlar. Aracı otomatik silahlarla tarayan Amerikan askerleri ön koltukta oturan anne Kamila ve aracı kullanan baba Hüseyin’i delik deşik ederek öldürürler. Arka koltukta oturan çocuklar; Kuzen Rajda, kardeşler; Samar, Ceylan, Rana, Muhammed ve Rakan bir anda kanlar içinde kalırlar. Çocuklar sadece otomatik silahlardan çıkan kurşun seslerini duyarlar. Rakan karnından ağır yaralanmış ve kurşun omurgasına saplanıp, omuriliği zarar görmüştür. Rakan sağ ayağını hissetmiyordu. Rakan’ın 14 yaşındaki ablası Ceylan yüzü ve üstü başı kan revan içinde, dehşete düşmüş ve yaşananlara inanamıyordu, Türkçe yüksek sesle tercümana bağırarak: ”bizler sadece eve gidiyorduk!, silahımız yok, bizleri Amerikalı askerler neden yayılım ateşine tuttular?” diye isyan ediyordu. Anne ve babaları gözleri önünde öldürülen çocuklar şoka girmişti. Bu Türkmen ailenin tek suçu vardı, yanlış zamanda yanlış yerde olmasıydı. Kana susamış Cellatlarının pusuya yattığını bilemezdiler!

Kaderin cilvesine bakın 12 yaşındaki Rakan o gün ölümden kurtulmuştu. Rakan hastanede uzun süre yatıp tedavi gördü ve İyileşti. Ancak talihsiz Rakan bu trajik olaydan 3 yıl sonra, 16 Haziran 2008’de evlerinin yakınında patlayan bir bomba sonucu hayatını kaybeder. Bu Türkmen ailenin yaşadığı gerçek bir dram hikayesidir ve yürekleri sızlatıyor.
Rakan’ın tedavisinde büyük rolü ve katkısı olan uluslar arası bir yardım kuruluşunda görevli iyilik meleği 28 yaşındaki Marla Ruzicka’da 16 Nisan 2005’de yaşamı, hazin sonla noktalandı. Otomobiliyle Bağdat havaalanına giderken, havaalanı yolunda bomba yüklü bir aracın infilak etmesi sonucu hayatını kaybeder. Marla Ruzicka, Irak’taki tüm gazetecilerin ve sivil toplum örgütlerinin tanıdığı biri idi. Yetinmedi; tek başına bir sivil toplum örgütü kurdu: “Campaign for Innocent Victims in Conflict- CIVIC” yani “Çatışmaların Masum Kurbanları İçin Kampanya.” Örgütün amacı savaşların sivil kurbanlarının zararlarının tazmin edilebilmesi için finansman kaynakları bulmaktı. Marla Ruzicka’ın Akranları podyumlarda mankenlik yapıp, sinema perdelerinde boy gösterirken o ABD’nin Irak’ı işgaline karşı çıkıyor ve bir uluslar arası yardım kuruluşunda görev alarak ölüm pazarı Bağdat’a geliyor ve görev başındayken, inandığı ilke ve idealleri uğruna hayatını feda ediyordu, aynı bir dava adamının davasına inandığı gibi. Marla Ruzicka, dünya tarihine adını altın harflerle bir kahraman olarak yazdırıyor.

Savaş muhabiri Chris Hondros’ın Telafer’de Çektiği ve basında “Bir Gece Telafer’de” başlığı ile sık sık kullanılan eli yüzü kan içindeki Türkmen kızı Samar Hüseyin’in fotoğrafını şimdiden fotoğrafik bir ikon olmuş durumda. Bu arada Hondros bu fotoğrafı Amerikan ordusuna embedded (iliştirilmiş) olduğu bir dönemde iken çekmiş, Samar ve ailesinin dramını dünyaya yayınlamasını sağlamıştı. Samar’ın ve ailesinin fotoğraflarının yayınlanmasından sonra Amerikan ordusu bir daha Hondros ile çalışmak istemediğini açıklamıştı. Chris Hondros 18 Ocak 2005 gecesi çektiği eli yüzü kan revan içindeki Türkmen kızı Samar Hüseyin’in fotoğrafı, 2006’de savaş fotoğrafları dalında en saygın ödüllerinden biri olan Robert Capa altın madalyasını kazandırır.
20 Nisan 2011’de Libya’nın Misrata kentinde hükümet güçleri ile muhalifler arasındaki çatışmada Fotoğraf çekerken başından ağır yaralanan Chris Hondros, daha sonra kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bu cesur muhabir dünya üzerindeki neredeyse bütün savaş alanlarında görev yaptı. inandığı şeyi yapmaktan çekinmeyen, korku nedir bilmeyen bir kişiydi, dünya onu hep anacaktır. Allah insanlarımıza bu özellikleri nasip etsin.

Irak’ta herkes Saddam’ın zulmünden çekti, Saddam rejimi baskı, zulüm ve diktatörlük üzerine kurulmuştu, bunu anlayabiliyoruz. Ama Irak’a “özgürlük ve demokrasi” getirmek isteyenlerin “özgürlük ve demokrasisi ” ise bizleri öldürüyor, işte bunu anlamakta zorlanıyoruz!
ABD ve İngiltere’nin petrol zengini Irak’a getirdikleri “özgürlük” ise kan, ölüm, gözyaşı, yıkım, huzursuzluk, mezhep çatışması ve kargaşadır. Kalleşçe bir ülkenin topraklarında “Korkut ve dehşete düşür” stratejisi, kuşatmanın yegane yoludur. Yiyecek ve su yolunu kapat, okulları, hastaneleri yak, evleri ve dükkanları bombala, insanların hayatını cehenneme çevir, korku ve dehşete düşmüş gözleri keyifle seyret ve iştahlan kara altın (Petrol) için. Adına da “özgürlük ve demokrasi” deyin. Bugün Irak’ta yaşanan kaos, şiddet, tedhiş, korku ortamı ve insanlık dramı sizce kimlerin sinsi ve kirli planıdır? İşgalcilerin ve işbirlikçilerinin çirkin tezgahı olmasın sakın! Irak bugün can güvenliğinin olmadığı dünyanın en tehlikeli ülkesidir.
ABD ve İngiltere “Irak halkını özgürleştirmek” için başlattığı bu savaşta 1 milyon 200 bin kişinin ölümüne neden oldu. İşgalcilerin, Irak serüveninin sonunda geriye harabeye dönmüş bir ülke kaldı. İşgal sadece ölenlerin ve mülteci durumuna düşenlerin aleyhine olmadı. Kalanların hayatını da cehenneme çevirdi.
Ali Kerküklü, Irak’a Özgürlük Operasyonu ve Kerkük Kitabının Yazarı

11 Aralık 2011 Pazar

NEFİ DEMİRCİ - ARAP BAHARI


SEVER’ den sonra BOP’ sinin  uygulanmasının uzanan bir kolu olan, genişleştirilmiş  değişik  bir yöntemi olan bu BAHAR, filli olarak  İRAN – IRAK savaşından sonra,  Saddam’ın Kuveyt’i  işgal etmesiyle, ABD,  gizlediği niyetini  Wilson’nun yayınladığı genelgesinden beri gerçek yüzünü hiç kimseden ( BM) çekinmeden ve de kimseyi dinlemeden ortaya koydu ve  Irak   işgalinin adımları atılmış oldu.

         1.Körfez savaşını takip eden olaylar, yapay olarak yaratılan GÖÇ dalgası,  ilerisini göremeyen, görmezlikten gelen,  ÖZAL-BUŞ dostluğu,  Güvenli Bölgenin ilanı,  bugün önümüzde bütün çıplaklığı ile bulunan Türkiye’mizdeki cereyan eden siyasi tartışmalar, Irak’ın Kuzeyindeki oluşum ve başımıza ÇUVAL geçirildikten sonra  şanlı Ordumuzun bölgeden çekilmesi, 2003 yılına kadar Erbil’de  İTC’ nin sözde de  olsa   kontrolünde bulunan eğitilmiş,  silahlı  sayıları kimine göre 1500, kimilerine göre daha fazla olan AKINCILAR, birileri istedi diye dağıtıldı.  Erbil manevi kuvvetten,  Kerkük boş bırakıldı ve altın tepsi içersinde birilerine sunuldu.

         Demokrasi, özgürlük insan hakları Baharının getirdiği sonuç, Petrol ve SEVER’ DE  ön görülen Birleşik Büyük Kürdistan’ın inşası.

         BOP’SİNİN  devamı OLAN ve   kulağa daha hoş gelen Arap Baharı’nın temeli veya gündeme konulması, dile getirilmesi,  İstanbul’da  2005 yılında  bir Otelde  yapılan İslam Dünyası  Sivil  Toplum Kuruluşları Toplantısında atılmış,  Müslüman Kardeşleri Örgütünün de   bulunduğu  bu  toplantıda, Örgüte ilerdeki Baharlar için bir Fon ayrılmış. ( Aslan Bulut- 6.12.2011. Yeniçağ).

         Müslüman  Kardeşler, Müslüman ülkelerde olan bitenlere arkalarını dönüp,  ne için,  neden kime hizmet ettiklerine          bakabilirlermi?  Baktıklarında gördükleri kan ve göz yaşı karşısında Baharı’ ın  insan hakları karşısında avuçlarını açıp ABD askerlerinin sağlıklı  olarak yurtlarına dönmeleri için kimileri gibi dua mı ederler?

         Mahmurda PKK.  kampı  ve Hatay’ da  Suriye’ye karşı olanların kampı  bulunmakta.   Mahmur Irak Krallığı zamanında Erbil’e bağlı bir ilçe idi,  bugün  SÖZDE,  BM’lerin denetim ve kontrolünde,  Özde Irak’ın Kuzeyindeki yönetime, yani Barzani’ye bağlı bir yerleşim yeri, Türkiye’den istekleri  üzerine göç eden  PKK  ve Peşmergeler  yan yana. Kamp daha çok PKK kontrolünde olduğu söylense de,  Barzani  hakim durumda.

         Hatay’daki kampın kontrolü Türkiye’nin görmez gözlüklü gözlerinin gözlemi,  Hur Suriye Ordusun’da.

         Rejimlerine karşı olan her iki kampta bulunanlar benzer istekler  istiyorlar;  Anavatanımıza her fırsatta saldıran,  kan döken Mahmurda olanlar,  Türkiye’ye dönmeden önce şartları varmış, Dilleri, genel af,  iş, aş ve Anayasal güvence yani Irak’ta olduğu gibi ortaklık, aksi takdirde kan dökmeye, pusu kurmaya ve haince eylemlerine devam edecekler,  Hatay’da olanlar istekleri gayet kısa ve öz,  Suriye rejiminin değişmesi.

         Bütün bu değişim istekleri karşısında Türkiye hangi BAHARIN ÇİÇEĞİNİN açılmasını istiyor veya neyi bekliyor,  veya sıfır sorun içinde ne yapmak istiyor.   Libya ortada,  Kaddafi gitti halkı    

 gerçek Son Baharı yaşıyor,  Irak parçalandı,  Türkmen varlığı,  varlığının yalnızlığını gelecek BAHARA  bıraktı, bırakmışta.

         Yıllar sonra Erbil’de dalgalanan İTC. Bayrağını gören Türk şehri Erbilliler,  umarım geçmişi unutmamışlar, birliğin, birlikte olmanın, girişecekleri eylemlerini  karşılıklı olarak değerlendirirler.

         Kerkük yanıyor, ne zamana kadar bu sürecek,  halktan gelen şikayetler ve acı haberler,  Sıfır sorun ve bütün halklara eşit mesafe’nin Arap  Baharı’nın  SAM YILININ bütün halklara eşit mesafesi içinde Türkmenlerin yalnızlığı, korunmasızlığı girdabında GÜZLEŞECEK.    Anavatan  Suriye’deki olaylar bizim iç  işlerimizdir diye, diye Şairin dediği gibi: “ Kerkük elden gediri ( gidiyor)  VE GİDECEK.    

( 1 ) Bahar: Kış ve Yaz arasındaki mevsim.

* Baharı başına vurmak: Gençliğin verdiği  coşkuyla gereksiz veya aşırı davranışta bulunmak.            

9 Aralık 2011 Cuma

Kerem ÜSTÜNDAĞ - Türkmeneli Türklerinin hikayesi


Kerem Üstündağ’ın Ali Kerküklü’nün “Hain Ellerin Irak Türklerini Ata Toprağı’ndan Göçe Zorluyor” yazısına yaptığı yorum:  “Acun’un en hüzünlü, en acıklı hikayesidir Türkmeneli Türklerinin hikayesi..İşkence dedin mi, soykırım dedin mi, göç dedin mi, baskı zulüm dedin mi akla Türkmeneli Türklerine yapılanlar gelir önce..O güzel insanlar, o güzel Türkler direndiler yıllardır, hala direniyorlar, Türkiye’den medet umuyorlar, anavatan nerede, nerede kandaşlarımız diyorlar. Bunları her aklımıza getirdiğimizde bizi gözyaşlarına boğuyorlar. Türk’ler maalesef Türkiye’de de esir edildiler. Türklükle uzaktan yakından alakası olmayanla strateji dehaları(!) yönetiyor Türkiye’yi. Birisinin soyu ermeni, öbürü ben gürcüyüm diyor karım Arap diyor zaten, bir diğerinin soyadı İsrailoğlu zaten, bir diğerinin dedesi derviş Mehmet denen Yunan-İngiliz işbirlikçisi Atatürk düşmanı, Türk düşmanı, soyları karışık, soyları karanlık..Kerkük Türkleri bugün zulüm altındaysa bunun birinci derece sorumlusu anavatan Türkiye’yi bu soysuzlara emanet eden Türkiye halkıdır, anavatan Türkiye’deki soysuz Türklerdir. Türk kanı taşıyanları içeri attılar, devşirdiler Türkiye’yi. Bu soysuz halk yığını Özal’dan beri, hatta daha da öncesinden ama özellikle Özal’dan beri ne kadar emperyalist işbirlikçisi varsa, ne kadar soysuz Türk düşmanı varsa, ne kadar hain varsa tuttular onları getirdiler başlarına…Ne diyeyim Ali Kerküklü kandaşım, nasıl yanayım derdimize, hangi birini anlatayım. İş başa düştü buyurduğunuz gibi. Unutmayacağız, aklımıza getireceğiz ki; her Türk Tanrı’nın elçisi ve çerisidir. Öyle davranmalıdır. Her Türk damarlarında akan asil kanın farkına varmalı ve hakkını vermelidir. Silahlanacağız, birbirimize kenetleneceğiz, dilimizi unutmayacağız, konuşacağız, töremizi devam ettireceğiz, çocuklarımızı soysuzlarla evlendirmeyeceğiz, direneceğiz başka yolu yok. Ata Hayrullah’ların, Necdet Koçak’ların, Ali Rıza Demirci’lerin, Mustafa Kemal’lerin, Emir Timur’ların, Atilla’ların, Kürşat’ların, Köl Tigin Kağan’ların, Bilge Kağan’ların, Ali Şir Nevai’lerin, Uluğbey’lerin, Nadir Şah’ların, Rauf Denktaş’ların, Ebulfez Elçibey’lerin, Batur Osman’ların yolundan ayrılmayacağız, başka yolu yok! Bin yıllar önce Orhon’un kaynağından içtiğimiz suyun tadını unutmayacağız başka yolu yok. Tanrı Türk’ü korusun, Tanrı Türkmeneli’ni korusun. Türk’ün Tanrısına emanet olun…

7 Aralık 2011 Çarşamba

Ali Kerküklü - HAİN ELLER IRAK TÜRKLERİNİ ATA TOPRAĞINDAN GÖÇE ZORLUYOR,


Bünyesinde barındırdığı çoklu etnik yapı, Irak’ta uzun yıllar hakim olmuş yönetimlerin azınlıklara ve etnik çeşitliliğe olan tahammülsüzlüğü sonucu “Araplaştırma” ve “tek potada erimiş” bir ulus olarak Irak kurma çabaları olmuştur. Irak’ın çok etnikli yapısında yer alan Türkmenler, bölge Osmanlı egemenliğinden ayrıldığından beri baskıcı politikalarla ve çatışma ortamıyla yüzleşmektedir.

2003 sonrasında Amerika’nın Irak’ı işgal etmesi sonucunda ülkedeki dengelerin Kürtler ve Araplar lehinde gelişmesi, “Araplaştırma” politikalarının yerinin “Kürtleştirme” politikalarının almasıyla Türkmenlerin yaşamını etkilemiştir. Kerkük, Telafer,Tuzhurmatu ve diğer kritik merkezlerde oluşan şiddet olayları ve Türkmenlere yönelik eylemler bu çerçevede değerlendirilmektedir.

Irak’ta Türkmenler, kuzey batı ve güneye doğru uzanan çizgi arasında yoğunluklu olarak yaşamaktadırlar. Ülkenin kuzey-batısında ve, Musul'un 60 km doğusunda bulunan Telafer ilçesi ve buna bağlı köylerden itibaren, Musul ili ve çevresindeki köyler, Salahaddin ili, Diyalaili, Erbil ili Altunköprü ilçesi, Kerkük ili ve çevresindeki Tazehurmatu, Tavuk (Dakuk), Tuzhurmatu, Bayat köyleri, Kifri, Karatepe, Hanekin, Kızlarbat (sadiye), Celavla ve çevre köyleri, Sahraban (Mikdadiye) , Bedre, Kazaniye ve Mendeli gibi ilçe, bucak ve köyler Türkmenlerin yerleştiği önemli merkezlerdir. Türkmenlerin yerleştiği bölge, Irak’ın Kuzeyi Musul, Erbil, Kerkük, Salahaddin ve Diyala illerinin sınırları içinde kalmaktadır.

2003 yılında Amerika’nın Irak’ı işgalinin ardından Kürtlerin Türkmen bölgelerinde etkin konuma getirilmesi sonucu, Türkmenlerin hakları yine yok sayıldı. Daha önceden olan Araplaştırma politikasının yerini Kürtleştirme politikası aldı. İşgal sırasında oluşan istikrarsız ortamda Kürtlerin Kerkük’e kamyonlarla taşınması, stadyumdaki soyunma odaları dahil en akla gelmeyecek yerlere yerleştirilmeleri, bu yerleşen kişilere para verilmesi, “tecavüz evleri” olarak nitelendirilen gecekondulaşmaların yoğunlaşması, 700 bin Kürt’ün Kerkük’e ithal edilmesi, nüfus kayıtlarının ve tapu dairelerinin tahrip edilip yakılması gibi gelişmeler Türkmen toplumu üzerinde psikolojik etki yaratmıştır. Bunun akabinde kamunun üst düzey Türkmen yetkililerine ve sivil kuruluşlarına yönelik bombalama eylemleri, siyasetçi, doktor ve iş adamlarına karşı tehdit ve suikast girişimlerinin hala devam etmesi, Irak’ın kuzeyinde oluşan Yerel Yönetim, nüfus dairesinde “Kürt” olarak kaydedilmedikçe kamuda çalışamama durumunun oluşması Türkmenler üzerinde bu psikolojik etkiyi daha da arttırmaktadır.

Türkmenler Neden Hedef Alınıyor?

Irak’taki Kürtler petrol zengini Türkmen şehri Kerkük ve petrol üzerindeki hak iddia etmekte ve konumlarını anayasa ile sabitleme çabasındadırlar. Türkmenler, Irak’ın yeniden yapılanmasına ve ekonomik kalkınmasına, doğal zenginliklerinin tüm Irak halkının ortak malı olmasına ve bu zenginliklerden tüm halka adil biçimde istifade etmesine sağlık vermesi, bölgede siyasi ajandası olan grupları rahatsız etmektedir.

Irak Türk­le­ri, Irak dev­le­ti ku­rul­du­ğun­dan be­ri dev­le­ti­ne, toprağına ve bay­ra­ğı­na sa­dık bir top­lum ola­rak şe­ref­li bir geç­mi­şe sa­hip­tir. Türkmenler, devletine silah çekmemiş ve Irak askerini öldürmemiştir, savaşlarda vatanını şereflice savunmuş ve ülkesi uğruna binlerce şehit vermiştir, İşgalcilere öncülük etmemiş ve dış güçlerle işbirliği yapmamıştır. Ülkelerini talan edip yağmalamamışlardır. yani Türkmenler ekmeğini yedikleri ve suyunu içtikleri ülkelerine hiçbir zaman ihanet etmemişlerdir. Irak ta­ri­hi de bu­na şa­hit­tir. Irak Türkmenleri, Irak rejimleri tarafından baskı, zulüm, işkence, etnik temizlik, katliamlar ve göçe zorlamaya tabi tutulmalarına rağmen, ülkelerine karşı sadakat gömleklerini hiçbir zaman çıkarmamıştır.

Bugün bazı hain eller Irak’ta Türkmenlerin varlığından rahatsızlar. Irak Türklerini sindirmek ve yıldırmak için tutuklama, tehdit, suikast düzenleme, öldürme, göçe zorlama ve mallarını ele geçirme ve fidye istemek için kaçırılmaları sıkça yaşanmaktadır. Türkmen doktor, siyasetçi, bilim adamı ve işadamları kaçırılıyor veya öldürülüyor. Kerkük’ün yönetimi ABD ve Kürtlerin denetiminde, Kerkük’te kaçırılan ve öldürülenlerin tamamı Türkmenler, bunun anlamı açık ve net değil midir?

Kerkük’ün Türkmen kimliğini değiştirmek isteyen grupların bölge halkına karşı uyguladıkları yıldırma ve göçe zorlama politikalarına karşı direnen birçok Türkmen evladının faili meçhul cinayetlere kurban gittiği biliniyor. Tüm bunlar göz önüne alındığında son 9 yıllık gelişmelere bakılınca, bazı güçlerin Kerkük’te gizli siyasi ajandası olduğu ortada. Hedef Türkmenleri Irak'ın yeni yapılanma sürecinin dışına itmek, etkisiz hale getirmek, siyasi sahneden silmek ve göçe zorlamaktır.

Kendi oyununu kendisi yazan bu hain eller, kirli düzenini sürdürmek için farklı oyuncular kullanmaktan çekinmiyor. Kirli işler konusunda uzmanlaşmış bu eli kanlı gruplar taşeron da kullanmaktalar. Türkmenlere karşı yürütülen bu kirli savaş ve saldırılar hain eller tarafından özel eğitilmiş Arap gençlerinden oluşan unsurlar kullanılıyor. Bu kirli işlerin bir kısmı Arap gençlerine sipariş ediliyor. Bu Arap gençleri, daha çok saldırı ilkesini esas alan İstihbarat ve askeri felsefeye göre eğitilirken, askeri ve sivil istihbarat teşkilatlarının eğitim metotlarına göre yetiştiriliyorlar.

Türkmen Şehri Kerkük’ü Ele Geçirme Oyunu

Kürt gruplarının, petrol zengini Kerkük için ne iddia ettiğine bakmakta fayda vardır. Kürt grupları, Türkmenlerin yaşadığı bu ilin tarihine karşı çıkarak Kürt ili olduğunu iddia etmektedir. İyi de Kürtler iddia ettikleri gibi Kerkük’ün eski yerel halkı iseler Kerkük’te mezar, tarih, kültür ve mirasları nerede? Yok. Şayet Kerkük Kürt ili ise neden Kerkük hep Kürtler tarafından talan edilip yağmalanıyor? Yorumu sizlere bırakıyoruz. Bilindiği gibi ABD’nin desteği ile Kürtler, yapay göçlerle Kerkük’ün demografik yapısını değiştirmeye çalışıyorlar(Kerkük’e 700 bin Kürt ithal edildi).

Kerkük’te bulunan onlarca İstihbarat örgütü ve bunun dışında her mahallede Kürt Asayiş güçleri büroları, güvenlik ve istihbarat birimlerine rağmen artan bombalı eylemler, adam öldürme, kaçırma, tehdit ve fidye isteme olayları özellikle Türkmenleri hedef alıyor. Bu olayların arkasında siyasi bir hedefin olduğu ortada!

Kerkük’te Bulunan İstihbarat Örgütü ve Birimleri :

-Irak Hükümetine bağlı Kerkük Polisi İstihbarat Birimi
-Irak İçişleri Bakanlığına bağlı Bilgi Toplama ve Araştırma Birimi
-Irak Ulusal Güvenlik Bakanlığına bağlı Ulusal Güvenlik Örgütü
-Irak Başbakanlığına bağlı Irak İstihbaratı
-KYB’ye bağlı Zenyari Ajansı
-KDP’ye bağlı Parastin Ajansı
-KDP’nin Parastin ajansına bağlı Kerkük Asayişi Birimi
-KYB’nin Zenyari ajansına bağlı Kerkük Asayişi Birimi
-KYB’ye bağlı Anti Terör Birimi
-Irak’ın Kuzeyinde Kürt Yönetimine bağlı Bölge Güvenlik Birimi
-Irak Hükümetine bağlı 11 bin kişilik Sahva Örgütü
-Irak Ordusuna bağlı 12. Tugay’ın istihbarat birimi
-Irak’ın Kuzeyinde Kürt Yönetimine bağlı Kent Polisi Birimi

Kerkük’te Onlarca istihbarat birimi var ama Türkmenlere can güvenliği yok, sizce neden? Unutmadan CIA, MOSSAD, MI6 ve bir çok ülkenin de istihbarat örgütleri Kerkük’te cirit atıyor.

Bugün “özgür ve demokratik” Irak’ta Türkmen hedeflerine yapılan saldırılar sıklaştırıldı ve Türkmenleri göçe zorlama esasına dayanan sistematik baskı arttı, Türkmenlerin ne can nede mal güvenliği var, ama ne hikmetse Irak Merkezi Hükümeti ve insan hakları kuruluşlarından ses yok. Türkmenler insan sayılmıyor mu?

Irak Devleti Türkmenleri Koruyamıyorsa, o zaman acil tedbirlerin alınarak güvenliğin sağlanması için silahlı güce sahip olmalı ve eli silah tutan her Türkmen’in silaha sarılması gereklidir, çünkü başka çare kalmamıştır. Bir ülke düşünün kargaşa içinde,  can ve mal güvenliği yok, devletin gücü ve otoritesi yok. Irak Türkleri, hayatını sürdürmesi, can ve mal güvenliğini sağlaması için sizce silaha sarılmaktan başka seçeneği var mıdır?

Irak Türkleri, atalarının kanlarıyla sulanmış bu toprakları asla terk etmez. Diktatör Saddam Hüseyin Türkmenleri yok etmeye yemin etmişti ve devletin tüm gücünü kullandı, gücü yetti mi? Bugün Saddam nerede? Tarihin çöplüğünde. Kimsenin şüphesi olmasın, Türkmenler bu topraklarda doğdu ve sonsuza dek bu topraklarda olacaktır.      

KAYNAKLAR
-İbrahim Sirkeci, “Migration Conflict Zones-Sorunlu Bölgelerde Göç”
-Olcay Ziya, TÜRKSAM, “2003 Sonrası Türkmen Göçü ve Türkiye’nin Türkmen Göçüne Yaklaşımı”

5 Aralık 2011 Pazartesi

Talabani'den ilginç hareket

ABD milli marşı çalınırken, bayrağa ve ABD'ye bağlılık anlamına gelen, elini kalbinin üzerine koyma hareketini yapması izleyenleri şaşırttı.
ABD’nin, Irak’taki Victory Üssü’nü Irak’a devir teslim töreni sırasında ABD Marşı çalınırken, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin elini Amerikalılar gibi kalbinin üzerine götürmesi dikkat çekti.
Talabani'nin yaptığı bu hareketi hemen yanındaki Irak Başbakanı Nuri El Maliki ve törene katılan ABD'li konuklar şaşkın bakışlarla izledi.
(Kaynak: Haberiniz, 5 Aralık 2011)

Irak'ta Aşure Günü'nde saldırı: 2 ölü


Irak'ın başkenti Bağdat'ın güneyinde düzenlenen bombalı saldırıda Aşure Günü'nü anma etkinliklerine katılan 2 Şii öldü.
Polis, başkentin 30 kilometre güneyindeki Latifiye'de düzenlenen saldırıda 3 kişinin de yaralandığını belirtti.
ZAMAN

Erdoğan'a Irak izlenimlerini aktardı


Başbakan Erdoğan ile Kısıklı'da iki saat görüşen ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Türkiye ziyareti öncesi Irak'ta yaptığı temaslara dair ayrıntılı bilgi verdi. Biden, Erdoğan'a Irak'tan askerini çeken ABD'nin bu ülkeyle bağını koparmayıp, tam tersine geliştirmekte olduğunu ve Bağdat'la ilişkilerinde ordu önderliğinden sivil önderliğe doğru değişim yaşandığını anlattı.

Amerikan yönetiminin iki numaralı ismi Joe Biden'ın önceki gün İstanbul'da yaptığı görüşmenin detayları ortaya çıktı. Amerikalı üst düzey bir yetkiliye göre Erdoğan'ın Kısıklı'daki evinde gerçekleşen görüşmenin yarıya yakın bölümünde ABD'nin yıl sonuna kadar tamamen çekileceği Irak konuşuldu. Terör örgütü PKK ile mücadele, Suriye, İran, Türkiye-İsrail arasındaki gerginlik, Kıbrıs, Balkanlar, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, Heybeliada Ruhban Okulu, yeni anayasa süreci gibi konular da gündeme geldi.

İsminin açıklanmasını istemeyen Amerikalı yetkili, Biden ile seyahat eden gazetecilere verdiği brifingde, 45 dakika sürmesi planlanan ancak iki saat süren görüşmede Biden'ın, Türkiye ziyareti öncesi Irak'ta yaptığı temaslara dair Erdoğan'a ayrıntılı bilgi verdiğini söyledi. Yetkiliye göre Joe Biden, ABD'nin Irak'la bağını koparmayıp, tam tersine geliştirmekte olduğu ve bu ülkeyle ilişkilerinde ordu önderliğinden sivil önderliğe doğru değişim yaşandığı mesajını verdi. İkili, İran'ın Irak üzerindeki rolünü de ele aldı. ABD Başkan Yardımcısı, İran'ın Irak'taki etkisinin abartıldığını ve Iraklıların, İran başta olmak üzere dış müdahalelerden hoşlanmadıklarını anlattı. Görüşmedeki diğer önemli gündem maddesi de terör örgütü PKK'ydı. Biden, ABD yönetimi olarak, PKK terörizminin yol açtığı ciddi tehditle mücadelede Türkiye ile yakından çalışacakları yönündeki kesin taahhütlerinin altını çizdi. Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetim dahil olmak üzere Iraklılardan da Türkiye, ABD ve Irak'ın ortak sorunu olan bu meseleyle mücadelede ciddi olduklarını duyduğunu aktardı.

'İRAN'A KARŞI BASKI SÜRDÜRÜLMELİ'

İran konusunda ise Biden, Tahran'ın bölgedeki etkisinin azalmakta, izolasyonunun ise artmakta olduğu şeklinde değerlendirme yaptı. Biden, İran'ın tavrını değiştirmenin en uygun yolunun baskıyı sürdürmek olduğunu ifade etti. Tahran'a yönelik yaptırımlara dair ise spesifik bir konuşma olmadı. Rejim karşıtı gösterilerin sürdüğü Suriye konusunda ise ABD Başkan Yardımcısı Biden, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve yakın çevresinin, kendi halkını öldürmeleri nedeniyle istikrarsızlık kaynağı olduğunu belirtti. Esed'in iktidarı terk etmesi gerektiği yönündeki uluslararası konsensüsün giderek büyüdüğüne dikkati çekti. ABD Başkan Yardımcısı Biden ayrıca, Türkiye'deki anayasal reform sürecinden takdirle söz ederken, bunun Türkiye'deki dinî özgürlükleri daha da geliştireceği ümidini ortaya koydu.

Biden, görüşmede, Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerinden de sözü açtı. Türkler ve İsraillilerin, ilişkilerini güçlendirecek fırsatların arayışı içinde olacakları ve aralarındaki gerginliklerin üstesinden gelecekleri yönündeki umudunu dile getirdi. Üst düzey yetkili, bir gazetecinin, "Biden, 'bu sorunu çözmelisiniz' gibi bir söylemde bulunmadı mı yani?'' sorusunu, "Bunu söyleyecek bir pozisyonda değiliz. Bu iki ülkenin tamamen normal bir ilişkiye döndüğünü görmek istiyoruz." karşılığını verdi. washıngton aa

Ayakkabıları çıkarıp terlik giydi

Kısıklı'daki görüşmeye dair bilgi veren Amerikalı yetkili, Erdoğan'ın evinde genelde resmî ziyaretçi kabul etmediğini öğrendiklerini belirterek, kendilerini evinde kabul etmesinin "çok sıcakkanlı bir davranış'' olduğunu söyledi. Amerikan heyetinin ayakkabılarını çıkarıp terlik giyerek girdiği Başbakan'ın evindeki görüşme, Erdoğan'ın Biden ve heyetine, aile üyelerini tanıştırmasıyla başladı. Amerikalı yetkili, geçtiğimiz hafta sindirim sistemi ameliyatı geçiren Erdoğan'ın sağlık durumuna ilişkin bir soruya ise, "Doktor değilim, ama çok iyi görünüyordu. Bizi kapıda karşıladı, girişte eşlik etti.'' cevabını verdi.
ZAMAN

Irak'taki saldırıda ölenlerin sayısı 16'ya çıktı


Irak'ın başkenti Bağdat'ın güneyinde düzenlenen saldırıda ölenlerin sayısı 16'ya çıktı.

İçişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili, Bağdat'ın 95 kilometre güneyindeki Hille kenti yakınında bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda Aşure Günü'nü anma etkinliklerine katılan 16 kişinin öldüğünü belirtti.

Hille hastanesinden Dr. Muhammed Ali, saldırıda 45 kişinin yaralandığını açıkladı.
ZAMAN

Kerkük'te Patlama Sesleri Dinmek Bilmiyor

Kerkük bu sabah yine patlama sesiyle sarsıldı.

Kerkük’ün El Zavra bölgesi’nde bir evin içinde şiddetli patlama meydana geldi. olayda, 2 kişi öldü 1 kişi de ağır yaralandı.

Polis patlama kaynağını hala araştırıyor.

Kerkük son günlerde şiddetsiz gün geçirmiyor.

Kerkük bu sabah yine patlama sesiyle sarsıldı.

Kerkük’ün El Zavra bölgesi’nde bir evin içinde şiddetli patlama meydana geldi. olayda, 2 kişi öldü 1 kişi de ağır yaralandı.

Polis patlama kaynağını hala araştırıyor.

Patlama sonucu ev yerle bir oldu.olay sonucu evde bulunan iki kişi ölürken aile fertlerinden 1 kişi de yaralandı.

Patlamanın ardından olay yerine çok sayıda polis geldi.patlamanın nasıl meydana geldiği araştırılması yapılmaya başlandı.

Patlamanın medyana gelidği ev tamamen çöktü, civardaki evlerde de büyük çapta maddi hasar oluştu.

Olay yerine gelen Domis Polis Karakolu Müdürü Yarbay Basim Hüseyin, Türkmeneli Televizyonuna açıklama yaptı.

Polis müdürü patlama sabah saat 10:30 civarında meydana geldiğini ve evin tamamen yıldığını, soruşturmanın sürdüğünü bildirdi.
(Kaynak: Türkmeneli TV; 5 Aralık 2011)

Yaralılar Türkiye'de

Komşu ülke Türkiye her zamanki gibi Iraklıların yaralarını sarmak için yardım elini uzatıyor.
Kerkük ve Tuzhurmatu ilçesinde mdynada gelen terör saldırılarında ağır bir şekilde yaralanan 11 kişi tedavi için Türkiye'nin başkenti Ankara'ya tahliye edildi.
Irak Türkmen Cephesi'nin girişimleri sonucu yaralıların Türkiye'ye gönderilmesi için Kerkük'e gelen Türk ambulans uçağı 11 yaralıyı rafakatçıları ile birlikte Türkiye'ye tahliye etti.
Türkiye bir kez daha yardımeli uzattı.
Yaralıların imdadına yine komşu ülke Türkiye yetişti.
Kerkük ve Tuzhurmatu ilçesinde mdynada gelen terör saldırılarında ağır bir şekilde yaralanan 11 kişi tedavi için Irak Türkmen Cephesi'nin girişimleri sonucu Türkiye'nin başkenti Ankara'ya tahliye edildi.
Yaralılar için Türkiye'den Kerkük'e ambulans uçak geldi.
Yaralılar tedavi gördükleri Kerkük devlet hastanesinden Kerkük havaalanına ambulanslarla getirildi.yaralılar rafakatçıları ile birlikte Türk ambulans uçağı ile Türkiye'ye gönderildi.Yaralılar Ankara hastanelerinde gerekli tedavileri görecekler.Türkiye'ye gönderilen yaralılar arasında Tuzhurmatu'da meydana gelen patlamada yaralanan 5 polis te bulunuyor.Tuzhurmatu yaralıları arasında kadın ve çocuklarda bulunuyor.
Fark gözetmeksizin tüm Iraklılara insani yardımlarda bulunan Türkiye bugün yine yardım elini uzatarak yaralıların imdadına yetişti.Irak Türkmen Cephesi resmi sözcüsü ve Kerkük il meclisi üyesi Ali Mehdi, Kerkük polis müdür yardımcısı General Turhan Abdurrahman, Türkmeneli İşbirliği ve kültür vakfı Irak temsilcisi ve projeler sorumlusu Talat Zulal ile Irak Türkmen Cephesi Türkiye temsilcilsi Dr.Hicran Kazancı ve diğer yetkililer yaralıların Türkiye'ye gönderilmesinde hazır bulundu.

Türkmeneli Televizyonuna konuşan yardılar komşu ülke Türkiye ve Irak Türkmen Cephesi'ne teşekkürlerini sundular.
Irak Türkmen Cephesi resmi sözcüsü ve Kerkük il meclisi üyesi Ali Mehdi  ve Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı Irak temsilcisi ve projeler sorumlusu Talat Zulal Türkmeneli Televizyonuna konuşarak terör olaylarını kınadılar ve yardımlarından dolayı Türkiye Cumhuriyeti devletine teşekkürlerini sundular.
(Kaynak: Türkmeneli TV, 5 Aralık 2011)

'Esad'ın öldürülmesi savaş çıkarır'

Rusya'dan sonra Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'a en büyük destek Irak Başbakanı Nuri El Maliki'den geldi. Maliki, Esad'ın öldürülmesi ya da iktidardan uzaklaştırılması halinde Ortadoğu'da bir savaşın kaçınılmaz olacağını söyledi.

Esad'ın iktidardan uzaklaştırılması halinde Suriye'nin iç savaşa sürükleneceğini iddia eden Irak Başbakanı Maliki, bunun da Ortadoğu'da bir mezhep kavgasına neden olacağını belirtti.

Maliki, Suriye'de bir iktidar değişikliği halinde, Irak'ın Arap ülkelerine karşı İran'ın oluşturacağı bir birlik içinde yer alacağının sinyalini de verdi.

Sünni ve Şiiller arasında savaş çıkabileceği uyarısında bulunan Maliki, "Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın öldürülmesi veya düşürülmesi durumunda bu ülkede iki grup arasında bir çatışma kaçınılmaz olacak, bunun da bölge üzerinde etkileri kaçınılmaz" dedi.

SURİYE'DE SÜNNİ İKTİDARDAN KORKUYOR
Şii olan Irak Başbakanı Nuri El Maliki, Suriye'de Sünnilerin iktidara gelmesi durumunda, ülkesindeki Sünni militanların yeniden güç kazanarak, Irak'ı kaosa sürüklemesinden endişe ediyor.

ŞAM'A YAPTIRIMA KARŞI ÇIKTI
Arap Birliği'nin Esad rejimine karşı yaptırım kararına karşı çıkan üç ülkeden biri de Irak olmuştu. Irak, ekonomik yaptırımların Suriye'deki sorunu çözmeyeceğini savunmuştu.

SURİYE'DEN ARAP BİRLİĞİ'NE OLUMLU CEVAP
Suriye, Arap Birliği'nin ülkeyi uluslararası gözlemcilere açma teklifine olumlu yanıt verdi. Suriye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Cihad Makdesi, Arap Birliği ile Suriye arasındaki protokolun kısa bir süre içinde imzalanacağını söyledi.
(Kaynak: ntvmsnbc, 5 Aralık. 2011)

4 Aralık 2011 Pazar

Türkmenler özerkliğe sıcak bakmıyorlar

Selahattin ilinin özerklik talebi Irak’ta siyasi tansiyonu iyice yükseltti.Kararı değerlendiren bazı gruplar, özerkliğin ülkeyi parçalayacağını düşünüyor. Ancak bu görüşe katılmayan bazı gruplar ise bunun demokratik bir hak olduğunu savunuyor.
Bu tartışmalara Türkmenler de katılıyor. Konuyla ilgili gazetemize konuşan Türkmen aşiret mensubu Celil Ağa Bayraktar, Selahattin ve bazı diğer illerin özerklik ilan etmesini Irak hükümetinin zafiyetine bağladı.
Bayraktar aşireti mensubu Celil Ağa Bayraktar, “Eğer Irak hükümeti güçlüyse ve tüm Iraklıları kucaklıyorsa, o zaman kimse özerklik ilan edemez” dedi.
Irak hükümetini, ülkeyi oluşturan milletler ve mezhepler arasında ayırım yapmakla suçlayan Bayraktar, hükümetin herkesle aynı mesafede olması durumunda kimsenin böyle bir karar almayacağını savundu.
Türkmenler olarak özerkliğe karşı olduklarını ifade eden Türkmen aşiret mensubu Bayraktar, “Üniter bir Irak’tan yanayız” diye konuştu. Durumun kontrolden çıkması halinde Türkmenler olarak kendi bölgelerinin sınırlarını çizmek zorunda kalacaklarını kaydeden Bayraktar şöyle konuştu: “Irak’ta bazı iller özerklik ilan ederse, biz de benzer bir karar almak zorunda kalırız. Zaten bizim coğrafi bölgemizin sınırları belli. Nüfusumuzun %50’si kendi bölgemizde yaşıyor. Bölgemizde bizimle yaşayan diğer milletlere saygımız sonsuzdur. Bunlarla kardeşçe yaşamak istiyoruz ve herkesle dost olmak istiyoruz”.
Özerkliğe karşı çıkan bir Türkmen öğretim üyesi ise konuya İslami bir bakış getirdi. Kerkük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Dr. Necat Bayatlı, illerin özerklik talebinin İslam diniyle ters düştüğünü söyledi. Aynı zamanda Bayat aşireti mensubu da olan Dr. Necat Bayatlı, özerkliğin dinen haram ve yasal olmadığını savundu.
İslami idare sisteminde, ülkenin vilayet esasına göre oluştuğunu ifade eden Bayatlı, uzun yıllardır devam eden bu yapının kendileri için çok önemli olduğunu söyledi.
İsviçre’yi örnek veren Bayatlı, bu örneğin göz önünde bulundurulmasını istedi. Türkmen öğretim görevlisi Dr. Bayatlı, “Birbirimize sahip çıkmazsak, yabancılara boyun eğmek zorunda kalırız” dedi.
Yüce İslam dininin, uzun yıllardır kendilerini bir arada topladığını ifade eden Dr. Bayatlı, diğerlerinin meseleye şahsi ve bölgecilik görüşleriyle yaklaştığını kaydetti.
Türkmenlere özerk bir bölgenin kurulmasına sıcak bakmayan Dr. Bayatlı, Şii, Sünni ve Türkmenler arasında sınır çizmenin ve bunları bölmenin imkânsız olduğunu söyledi.
Dr. Bayatlı: “Uzun yıllardır beraber yaşıyoruz ve sınırımız belli değil. Bizi bölmek dinen caiz değil” diye konuştu.
Dr. Bayatlı ile hemfikir olan Altunköprü nahiyesinin ileri gelenlerinden Abdurrahman Ağa da üniter bir Irak’tan yana tavır sergiliyor. Özerkliğin Türkmenlerin menfaatine olmadığını ifade eden Ağa, Irak anayasası, federasyona onay verse de böyle bir yapının ülkeyi böleceğini savundu.  Irak'ta özerkliği Baasçı grupların istediğine dikkat çeken Ağa, başbakan Maliki’nin bu talebe karşı çıktığını hatırlattı.
Türkmenleri, Maliki’nin özerkliğe karşı tavrına destek vermeye çağıran Türkmen ileri geleni Abdurrahman Ağa, böyle bir desteğin Türkmenlere çok şeyler kazandıracağını kaydetti.
(Kaynak: Erbil Gazetesi, 4.Aralık.2011)

Irak Türkmen Aşiretler Meclis Başkanı Feyzullah Sarıkahya: Erbil’de şube açmak istiyoruz

Irak Türkmen Aşiretler Meclis Başkanı Feyzullah Sarıkahya, tüm Türkmen aşiretlerini tek çatı altında toplamayı hedeflediklerini söyledi. Gazetemize demeçte bulunan Sarıkahya, aşiretlerin güçlü bir taban teşkil ettiğini ifade etti.
Irak genelinde çok sayıda Türkmen aşiretinin bulunduğuna dikkat çeken Sarıkahya, aşiret kararlarına vatandaşların uyduğunu söyledi. Tüm Türkmen aşiretlerini tek çatı altında toplamayı hedeflediklerini kaydeden Türkmen aşiret lideri Sarıkahya, Türkmen aşiretleri ve ileri gelenleri ile düzenledikleri toplantıda, meclis için Erbil’de de bir şube açma kararı aldıklarını belirtti.
Tüm Türkmen aşiretleri ve ileri gelenlerinin meclise üye olup olmadıklarının sorulması üzerine Sarıkahya, “Evet, hepsinin bize üye olduğunu söyleyebilirim. Ana merkezimiz Kerkük’te. Musul, Telafer ve Bağdat gibi diğer illerde şubelerimiz bulunuyor. Acil durumlarda aşiret reisleri toplanıyorlar.” dedi.
Erbil’de yoğun bir Türkmen nüfusu yaşasa da, bu kentte meclisin şube açmaması dikkat çekiyor. Bu konuya açıklık getiren Sarıkahya, “Erbil’de şube açmak istiyoruz. Burada aşiret ve ileri gelenlerden bir heyet teşkil etmek istiyoruz” diye konuştu.
Türkmenleri toplamayı ve aşiretlerle ilişki kurmayı amaçladıklarını ifade eden Irak Türkmen Aşiretler Meclis Başkanı Feyzullah Sarıkahya Türkmen siyasi partileri arasında uyum sağlamaya ve aşiretler arasında çıkan anlaşmazlıklara çözüm getirdiklerini kaydetti.
Türkmen Cephesi’nden desteklenen meclis aynı zamanda bu Türkmen siyasi kuruluşunun bir teşkilatıdır.
Kerkük, Erbil, Telafer, Diyala ve Bağdat’ta Sünni ve Şii Türkmen aşiretlerin bulunduğuna dikkat çeken Sarıkahya, bu aşiretlerin hepsinin tek hedefinin, Türkmenlerin haklı davasına hizmet etmek olduğunun altını çizdi. Kerkük’te Avcı, Neftçi, Bayraktar, Sarıkahya ve Arslan gibi büyük Türkmen aşiretlerinin bulunduğunu ifade eden Sarıkahya, aşiretlerin siyasetin içinde olduğunu ve toplumda güçlü bir tabana sahip olduğunu söyledi.
Aşiretlerin adaletten yana olduğunu savunan Sarıkahya, “Vatandaşlar sözlerimizi dinliyorlar” diye konuştu.
(Kaynak: Erbil Gazetesi, 4.Aralık.2011)

Erdoğan-Biden görüşmesinin detayları


Amerikalı üst düzey bir yetkiliye göre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın görüşmesinin yarıya yakın bölümünde Irak konuşulurken, terör örgütü PKK ile mücadele, Suriye, İran, Türkiye-İsrail arasındaki gerginlik, Kıbrıs, Balkanlar, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, Heybeliada Ruhban Okulu, yeni Anayasa süreci gibi konular da gündeme geldi.

Amerikan yönetiminden üst düzey yetkili, Biden ile seyahat eden gazetecilere verdiği brifingde, Başbakan Erdoğan'ın evinde genelde resmi ziyaretçi kabul etmediğini öğrendiklerini belirterek, kendilerini evinde kabul etmesinin ''çok sıcakkanlı bir davranış'' olduğunu söyledi.

Yetkilinin verdiği bilgiye göre, normalde 45 dakika sürmesi planlanan görüşme iki saat sürdü.

Amerikan heyetinin ayakkabılarını çıkarıp, terlik giyerek girdiği Başbakan'ın evindeki görüşme, Erdoğan'ın Biden ve heyetine, aile üyelerini tanıştırmasıyla başladı.

Yetkiliye göre, Başbakan Erdoğan görüşmenin başında Biden'ın Küresel Girişimcilik Zirvesi'nde yaptığı konuşmasını izlediğini ve beğendiğini söyledi. Erdoğan, Biden'ın, konuşmasında Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler ve Türk ekonomisinin kaydettiği ilerlemeye dair olumlu sözler sarf etmesini takdir etti ve daha sonra, Biden'dan, Irak'a düzenlediği ziyaret hakkında konuşmasını rica etti.

-Görüşmenin yarısı Irak...-

Görüşmenin yarıya yakın bölümünü Irak konusu oluştururken, Biden, Irak seyahatiyle ilgili olarak Başbakan Erdoğan'a ayrıntılı bilgi verdi.

Yetkiliye göre, Biden'ın bu noktada verdiği ana mesaj, ABD'nin Irak'la bağını koparmayıp, tam tersine geliştirmekte olduğu ve bu ülkeyle ilişkilerinde ordu önderliğinden sivil önderliğe doğru değişim yaşandığı şeklinde oldu.

Erdoğan ve Biden, görüşmede, İran'ın Irak üzerindeki rolünü de ele aldı. ABD Başkan Yardımcısı Biden, İran'ın Irak'taki etkisinin abartıldığını ve Iraklıların, İran başta olmak üzere dış müdahalelerden hoşlanmadıklarını anlattı.

-PKK konusu...-

Görüşmede, terör örgütü PKK konusu üzerinde de duruldu.

Biden, ABD yönetimi olarak, PKK terörizminin yol açtığı ciddi tehditle mücadelede Türkiye ile yakından çalışacakları yönündeki kesin taahhütlerinin altını çizerken, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetim dahil olmak üzere Iraklılardan da Türkiye, ABD ve Irak'ın ortak sorunu olan bu meseleyle mücadelede ciddi olduklarını duyduğunu aktardı.

Yetkili, ''İncirlik'te konuşlanan Predatörlerin nasıl kullanılacağı konusu ele alındı mı? Biden Başbakan Erdoğan'a, Türkiye'nin kuzey Irak'taki PKK kamplarına operasyonları konusunda bir şey söyledi mi?'' sorusu üzerine şunları kaydetti:

''Biden'ın, ABD'nin, PKK sorunu ile mücadelede Türkiye'ye yardım etmeye olan bağlılığını dile getirdiğini söylemenin dışında, bu konuda başka bir detaya girmeyeceğim. Biden ayrıca, egemenliğin tabii ki Irak için çok önem taşıdığını ve Iraklıların hem ulusal düzeyde, hem de özellikle bölgesel Kürt yönetimi düzeyinde, PKK'ya baskı uygulamada atabilecekleri her adımı atmalarının en önemli şeylerden biri olduğunu belirtti.''

Yetkili, ''Türkiye'nin kuzey Irak'taki operasyonları devam ederse, Irak'ın istikrarı açısından bu bir problem yaratır mı?'' sorusu üzerine de, ''PKK sorununun Türklere karşı daha fazla şiddete ve diğer sorunlara yol açmayacak biçimde etkili bir şekilde ele alınması, Irak'taki ulusal hükümetin, bölgesel Kürt yönetiminin ve Türklerin, herkesin çıkarına'' dedi.

-''İran'a karşı baskı sürdürülmeli''-

İran konusunda ise Biden, İran'ın bölgedeki etkisinin azalmakta, izolasyonunun ise artmakta olduğu şeklindeki değerlendirmelerini dile getirdi. İran'ın ''nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşmasına ve nükleer programları konusunda uluslararası topluma karşı yükümlülüklerine aldırış etmemesi, Tahran'daki İngiliz Büyükelçiliğine saldırı, Suudi Arabistan Washington Büyükelçisine suikast planı'' gibi eylemlerinden örnekler veren Biden, bunların İran rejiminin bölgedeki izolasyonunun daha da artırdığını söyledi.

Biden, ABD Başkanı Barack Obama ve yönetimin, göreve ilk geldiğindeki İran'a açılma çabalarına karşılık görmediklerini hatırlatarak, dünyanın bu açılımı gördüğünü ve bunun, geçmişteki ''ABD'nin İran'la diyaloğa geçmeye çalışmadığı ve bu yüzünden İran yerine aslında ABD'nin izole olduğu'' yönündeki bazı anlayışları da tersine çevirdiğini belirtti. Biden, bunun sonucunda da şu anda, İran'a baskı uygulamada uluslararası boyutta ''yakın tarihin en geniş koalisyonunun'' kurulduğuna dikkati çekti.

Biden, İran'ın tavrını değiştirmenin en uygun yolunun baskıyı sürdürmek olduğunu ifade etti.

Üst düzey yetkili, ''Biden, Türkiye'nin İran'a daha fazla yaptırım uygulaması çağrısı yaptı mı?'' sorusuna cevaben, Biden'ın, yaptırımların İran üzerinde gözle görülür etkide bulunduğunu söylediğini aktardı.

Türkiye'nin de bu yaptırımlara katıldığını ve bunu önemli bulduklarını belirten yetkili, yaptırımlara dair spesifik bir konuşmanın olmadığını belirtti.

-Suriye ''kısaca'' konuşuldu...-

Yetkiliye göre, görüşmede kısaca Suriye konusu da konuşuldu.

Bu kapsamda da ABD Başkan Yardımcısı Biden, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ve yakın çevresinin, kendi halkını öldürmeleri nedeniyle sorun ve istikrarsızlığın kaynağı olduğu şeklindeki inancını ortaya koyarak, Esad'ın iktidarı terk etmesi gerektiği yönündeki uluslararası konsensüsün giderek büyüdüğüne dikkati çekti.

Yetkili, Türklerin bu konsensüsün oluşturulmasında öncülük yaptığını belirtti.

''Suriye'de bundan sonra neler yapılabileceği konuşuldu mu?'' sorusu üzerine yetkili, Esad'ın iktidarı terk etmesi ve şiddete son verilmesi gerektiği değerlendirmesi dışında Suriye ile ilgili bir unsurun konuşulmadığını söyledi.

Yetkili, bir başka soru üzerine,, Suriye'de uluslararası bir tampon bölge oluşturulması konusunun da konuşulmadığını belirtti.

-"Türkiye ve İsrail'in tamamen normal bir ilişkiye döndüğünü görmek istiyoruz"

Biden, görüşmede, Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerinden de sözü açtı.

Türkler ve İsraillilerin, ilişkilerini güçlendirecek fırsatların arayışı içinde olacakları ve aralarındaki gerginliklerin üstesinden gelecekleri yönündeki umudunu dile getiren Biden, ABD'nin iki yakın dostu ve ortağının iyi geçinemiyor olmasının kendilerini üzdüğünü ve iki tarafı da ilişkilerini güçlendirecek fırsatları arama yolunda teşvik etmeyi sürdüreceklerini kaydetti.

Üst düzey yetkili, bir gazetecinin, ''İsrail konusundaki sözlerinizde kızgınlıktan çok bir üzüntü dile getiriyor gibisiniz'' sözleri üzerine, ''Evet, tabii ki bu kızgınlık ifadesi değil'' dedi. Yetkili, ''Biden, 'bakın, bu sorunu çözmelisiniz' gibi bir söylemde bulunmadı mı yani?'' sorusunu da şöyle yanıtladı:

''Bunu söyleyecek bir pozisyonda değiliz. İlişkilerinde şu anda bazı gerginlikler yaşayan iki yakın dostumuz ve ortağımız var ve yardımcı olup olamayacağımıza bakmak istiyoruz, yardımcı olmak niyetindeyiz. Aynı şeyleri İsraillilere de söylüyoruz, 'ilişkilerinizi güçlendirmek için her fırsatı değerlendirmenizi umuyoruz' diyoruz. Türkiye ve İsrail'in son günlerde, Van'daki deprem, Gilad Şalit ve diğer konularda ileriye dönük attıkları bazı olumlu adımlar var. Ancak biz ideal olarak, bu iki ülkenin tamamen normal bir ilişkiye döndüğünü görmek istiyoruz.''

-''Erdoğan çok iyi görünüyordu''-

Görüşmede, Mısır'daki seçimler, Libya, Balkanlar, Kosova ve Bosna konuları da ele alınırken, Biden, Kıbrıs ve Heybeliada Ruhban Okulu konularını da masaya getirdi.

Kıbrıs konusunda Biden, BM himayesindeki müzakerelerde gerçek ilerleme sağlayacakları umudunu dile getirdi ve bu süreci desteklemek için ellerinden geleni yapmaya hazır olduklarını vurguladı.

Biden, Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılmasını umduğunu ifade etti ve Başbakan Erdoğan'ın, azınlık mallarının iadesi konusunda attığı adımları överek, bu adımları çok önemli bulduğunu söyledi.

ABD Başkan Yardımcısı Biden ayrıca, Türkiye'deki anayasal reform sürecinden takdirle söz ederken, bunun Türkiye'deki dini özgürlükleri daha da geliştireceği ümidini ortaya koydu.

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin de konuşulduğu görüşmede Biden, protokollerin TBMM'nin gündemine getirilmesiyle, Türkiye'nin bu protokoller konusunda önümüzdeki aylarda adım atabileceğini umduğunu söyledi.

Amerikalı yetkili, Erdoğan'ın sağlık durumunun nasıl göründüğü, yürüyüp yürümediği, ayağa kalkıp kalkmadığı gibi ısrarlı sorular üzerine, ''Doktor değilim, ama çok iyi görünüyordu. Bizi kapıda karşıladı, girişte eşlik etti'' dedi.
ZAMAN

Kerkük'te patlama: 6 ölü


Irak'ta meydana gelen patlamalarda 6 kişi öldü.

Yetkililer, Kerkük'te bir evde bomba imal etmeye çalışan bir baba ve oğlunun patlama sonucu öldüğünü, bu sırada evde bulunan anne ve iki çocuğunun da yaralandığını kaydetti.

Bağdat'ta, yol kenarına yerleştirilen bomba ile düzenlenen saldırıda ise 4 askerin öldüğü bildirildi.
ZAMAN

Türkmenlere Saldırı

Kerkük’te terör saldırılarından en büyük nasibi bir kez daha Türkmenler aldı.Dün akşam Saatlerinde meydana gelen dör ayrı bombalı saldırıda Türkmen Vatandaşı Haşim Necmettin’in evi büyük hasar gördü.Patlama sırasında evde bulunan Haşim Necmettin’in hamile eşi Ban Tarık hayatını kaybederken aile bireylerinden ikisi çocuk 6 kişi yaralandı.

Terör bir kez daha sivil Türkmenleri hadef aldı.
Dün akşam saatlerinde dört ayrı patlamaya sahne olan Kerkük’ün Nasır semtinde bir Türkmen evi yasa boğuldu. Türkmen Vatandaşı Haşim Necmettin’in evi büyük hasar gördü.Patlama sırasında evde bulunan Haşim Necmettin’in hamile eşi karnındaki bebeğiyle hayatını kaybetti.Evde bulunan aile bireylerinden ise ikisi çocuk 6 kişi yaralandı.Terör minikleri de afetmedi.Evde bulunan minik yavrular Aye ve Suzan patlamadan nasibini alarak yaralandılar.

Ev patlamanın etkisinden savaş alanını aratmadı.Haşim Necmettin’in annesi Gülsen Sadık Tükmeneli televizyonuna konuştu.Patlamanın üzerinden yaklaşık yirmi dört saat geçmesine rağmen etkisinden kurtulamayan Gülsen Sadık saldırının korkunçluğunu anlattı.
Kirada oturduklarını anlatan Gülsen Sadık maddi durumlarının iyi olmadığını çocuklarının yevmiyeyle çalıştıklarını söyledi.
Gülsen Sadık,maddi durumlarının kötü olmasından dolayı taziye merasimi kurmakta bile kuramadıklarını anlattı.
(Kaynak: Türkmeneli TV, 4.Aralık.2011)

Kerkük'te Patlama

Kerkük dün akşam saatlerinde meydana gelen 4 patlamayla sarsıldı.
Kerkük'ün El Nasr semtinde art arda dört bombanın patlaması sonucu, bir kadın hayatını kaybetti, 9'u polis 19 kişi de yaralandı. Yaralılar arasında çocuklar da bulunuyor.

Son günlerde Kerkük'teki şiddet olayları yeniden tırmanışa geçti.
Kerkük dün akşam saatlerinde meydana gelen 4 patlamayla sarsıldı.
Kerkük'ün El Nasr semtinde art arda dört bombanın patlaması sonucu, bir kadın hayatını kaybetti, 9'u polis 19 kişi de yaralandı.
Kerkük Trafik Polis Müdürlüğü'nün yakınında bulunan bir vatandaşın evinin bahçesine yerleştirilen ilk bomba akşam saat 19.30 sularında patladı. Bu patlamadan sonra olay yerinde polis ve vatandaşların toplandığı sırada ise, diğer 3 patlama meydana geldi ve ortalık kan gölüne döndü. Meydana gelen patlamalar sonucu yaralananlar arasında çocuklar da bulunuyor.

Yaralılar tedavi edilmek üzere hemen Kerkük Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Güvenlik güçleri ise, olay yerini kordon altına alarak, geniş çaplı soruşturma başlattı.
(Kaynak: Türkmeneli TV, 4 Aralık 2011)

Duhok'ta Çatışma

Dün Duhok'ta oldukça sıcak ve bir o kadar da gergin saatler yaşandı. Kılınan Cuma namazından sonra onlarca kişi Duhok'a bağlı Zaho ve Sümmeyl ilçelerindeki içki satışı yapan dükkanları ateşe verdi ve bir masaj salonunu taşladı. Yaşanan bu olayın hemen ardından, bu olaya tepki olarak, bu kez onlarca kişi Kürt İslami Birliği'nin bürolarına saldırdı. Kürt İslami Birliği'nin bürolarının ateşe verilmesinden KDP'yi sorumlu tuttu. Öte yandan, güvenlik güçleri aralarında Kürt İslami Birliği milletvekili Necip Abdullah ve eski milletvekili Sami El Atruşi'nin de yer aldığı, çok sayıda partiliyi gözaltına aldı.

Duhok'ta yaşanan gergin saatler bambaşka bir boyut alıyor.
Kılınan Cuma namazından sonra onlarca kişi Duhok'a bağlı Zaho ve Sümmeyl ilçelerindeki içki satışı yapan dükkanları ateşe verdi ve bir masaj salonunu taşladı. Bu olayın hemen ardından, yaşanan bu olaya tepki olarak, bu kez onlarca kişi Kürt İslami Birliği'nin bürolarına saldırdı.
Kürt İslami Birliği'nden konuya ilişkin yapılan açıklamada, Zaho ve Sümmeyl ilçelerindeki bürolarının yönetime yakın kişiler tarafından ateşe verildiği bildirildi. Kürt İslami Birliği'nden yapılan açıklamada ayrıca, yandaşlarının Zaho ve Sümmeyl ilçelerindeki içki satışı yapan dükkanların ateşe verilmesine karışmadıkları da vurgulandı.
Zaho Hastanesi'nden yapılan açıklamada, çıkan olaylar sonucu 30 kişinin hafif şekilde yaralandığı belirtildi. Yaralıların çoğunun güvenlik güçlerinden olduğu ifade edildi. Bölgesel Kürt Yönetimi İçişleri Bakanlığı çıkan olayları kınadı. Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ise, çıkan olayların soruşturulması için özel bir komisyon kurulması talimatı verdi.
Bu arada Türkmeneli Televizyonu'na konuşan Kürt Gazeteci Ferman Abdurrahman, güvenlik güçlerinin basın mensuplarının Duhok'ta yaşanan gelişmeleri görüntülemesini engellediğini söyledi. Abdurrahman, Kürt İslami Birliği'nin bürolarının ateşe verilmesinden KDP'yi sorumlu tuttuğunu da kaydetti.
Ferman Abdurrahman ayrıca, güvenlik güçlerinin aralarında Kürt İslami Birliği milletvekili Necip Abdullah ve eski milletvekili Sami El Atruşi'nin de yer aldığı, çok sayıda üst düzey partiliyi gözaltına aldığını belirtti. Kürt Gazeteci, Kürt İslami Birliği'nin bürolarının ateşe verilmesi, Erbil ve Süleymaniye'de düzenlenen gösterilerle protesto edildiğini de kaydetti.
(Kaynak: Türkmeneli TV, 4.Aralık.2011)

'ABD olmadan da Irak'ta istikrar sağlanır'

Irak Başbakanı Nuri El Maliki, ABD askerlerinin ülkeden ayrılmasından sonra gelecekte istikrarın sağlanmasına ve bağımsız kalmaya inancının tam olduğunu söyledi.

Maliki, ABD askerlerinin ayrılmasından sonra bile ülkesinin istikrarı sağlayacağına ve bağımsız kalacağına inandığını, Irak'ın gelecekte kendi politikalarını, İran'ın ya da herhangi başka bir ülkenin dikteleri ile değil, ulusal çıkarları doğrultusunda çizeceğini bildirdi.

Irak'ın herhangi bir ülkenin takipçisi olmadığını ve olmayacağını belirten Maliki, öte yandan geniş kültürel, ekonomik ve dini bağları bulunan İran ile iyi ilişkileri sürdürmek istediklerini ifade etti.

'ABD'YE MİNNETTARIZ'
Irak Başbakanı, ABD askerlerinin kademeli olarak Irak'tan çekilmeleri sırasında güvenlik seviyesinde değişiklik yaşanmadığını çünkü güvenliğin esasen kendi ellerinde olduğunu belirterek, ABD'ye Saddam Hüseyin'i devirdiği için minnettar olduğunu da kaydetti.

Maliki öte yandan Irak'ta ABD askerlerinin ayrılmasından sonra şiddetin azalacağını, çünkü bu durumun, saldırıların temel nedenlerinden birinin ortadan kalkması anlamına geleceğini söyledi.

'SURİYE'DE İÇ SAVAŞ ÇIKABİLİR'
Nuri El Maliki, Suriye'deki gelişmelerle ilgili olarak İran'ın müttefiki Suriye'de Beşşar Esad'ın devrilmesi halinde iç savaş çıkabileceği uyarısında bulundu. Maliki, Suriye'deki durumun tehlikeli olduğunu ifade ederek, Suriye'deki baharın kışa dönüşmemesi için mevzuların uygun biçimde değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Irak'ın Suriye halkının haklarının korunması gerektiğine inandığını ve hükümetinin, Suriye'deki rejime, ülkeyi yöneten tek parti ve tek mezhep döneminin zamanını doldurduğunu ilettiğini bildirdi.

Suriyeli muhaliflerin geçen günlerde Irak'a gelmek istediklerini, hükümetinin onlarla görüşeceğini belirten Maliki, kendisinin de 16 yılı aşkın bir süre Suriye'de yaşadığını hatırlatarak, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı öldürmenin veya devirmenin, herhangi bir şekilde iki grup arasında iç savaşın patlak vermesine yol açacağını, bunun bölge üzerinde etkisi olacağını kaydetti.
(Kaynak: ntvmsnbc, 4 Aralık. 2011)

3 Aralık 2011 Cumartesi

Devlet Bahçeli: “Türkmeneli haritasından vazgeçmiş değiliz”

Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Ankara Şubesi Yönetim Kurulu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi makamında ziyaret etti.

Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Ankara Şubesi Yönetim Kurulunu makamında kabul eden Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkmenleri sıcak karşıladı.

Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Ankara Şubesi Başkanı Hasan Demirci tarafından Devlet Bahçeli’ye Türkmeneli’ndeki gelişmeler hakkında bir rapor sunuldu. Sunulan raporda, Türkmenlere yönelik son üç ay içinde gerçekleştirilen saldırılar yer aldı. Demirci konuşmasında, Irak’ta Türkmenlerin hedef haline geldiği, birçok Türkmen’e saldırı düzenlendiği ve Türkmenleri göçe zorlamak için sistematik olaylar gerçekleştirildiğini belirtti. Demirci ayrıca, son olarak Irak Türkmen Cephesi Sözcüsü ve Kerkük İl Meclisi Üyesi Ali Mehdi’ye yönelik bir saldırının gerçekleştiğini belirterek, Türkmen liderlerin de hedef haline geldiğini vurguladı. Saldırıların önüne geçilmediği ve gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, Türkmenlerin Irak’ta yaşadığı katliamlara yenilerinin ekleneceğini söyleyen Demirci, Türk ve Dünya kamuoyuna Türkmenlerin feryadının duyurulması için yardım beklediklerini dile getirdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kerkük meselesini ve Türkmen davasını yakından takip ettiklerini ifade etti. Kerküklüleri yakından tanıdığını da söyleyen Bahçeli, Türkmenlerin davasını ileri bir noktaya taşıması konusunda yardıma hazır olduklarını belirtti. Ayrıca gerekli mahfillerde Türkmeneli coğrafyasında meydana gelen olayları gündeme taşıyacaklarını da dile getiren Bahçeli, Türkmenlerin özel bir öneme sahip olduklarını vurguladı ve “Türkmeneli haritasından vazgeçmiş değiliz” dedi.

Son olarak, Irak ve Orta Doğu konjonktüründe meydana gelen gelişmelerin Türkmenlerin aleyhine işlediğini belirten Bahçeli, bu süreçte özellikle Türkmen Davasına gönül verenlerin ve hizmet edenlerin üzerine büyük görev düştüğünü ve atılacak adımların dikkatlice düşünülmesi gerektiğinin altını çizdi.
(Kaynak: ITKYD Ankara Şubesi, 3.Aralık.2011)

Kerkük'teki patlamalarda 15 kişi yaralandı


Irak'ın Kerkük kentinde bu akşam art arda dört bombanın patlaması sonucu 15 kişinin yaralandığı belirtildi.
Yol kenarına yerleştirilen ilk bombanın patlamasından sonra diğer bombaların, bölgeye polislerin akın etmesinden sonra patladıkları bildirildi.

Kerkük Polis Müdürü Cemal Tahir A.A'ya verdiği demecinde, yerel saatle 20.30 da Kerkük'ün askeri semtinde yol kenarına yerleştirilen ilk bombanın patladığını, polislerin olay yerine ulaşmasının ardından uzaktan kumandayla patlatıldığı tahmin edilen 3 ayrı bombanın hem masum insanları hem de polis ekiplerini yaraladığını söyledi.

Olayda aralarında polislerin de bulunduğu 15 kişinin yaralandığını belirten Tahir, yaralılardan bazılarının durumunun ağır olduğunu ifade etti. Tahir, yaralıların hastanelere kaldırıldığını, olay yeri incelemenin sürdüğünü belirtti.
ZAMAN

ABD sonrası Irak'ı görüştüler


Irak'taki temaslarının ardından Türkiye'ye gelen ABD Başkan Yardımcısı Joseph Biden, dün Cumhurbaşkanı Gül ile görüştü. ABD'nin yılsonunda tüm askerlerini çekecek olması nedeniyle görüşmenin ana gündem maddesi 'yeni dönemdeki Irak' oldu. Biden, Türkiye'nin Suriye politikasından memnuniyetini dile getirirken, bugün Başbakan Erdoğan'ı Üsküdar'daki evinde ziyaret edecek.

ABD Başkan Yardımcısı Joseph Biden dün Ankara'ya ziyarette bulundu. Biden, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile görüştü. Gül-Biden görüşmesinin büyük kısmında Türkiye-ABD ilişkileri konuşulurken, Gül özellikle ABD'nin Irak'tan çekilmesinden sonraki muhtemel sorunları gündeme getirdi. Cumhurbaşkanı Gül, terör örgütü PKK'nın Türkiye için ne kadar önemli bir mesele olduğunu tekrarlayarak işbirliğinin güçlendirilmesini istedi. Temaslarda Arap Baharı, Suriye, İran ve Ermenistan konuları da kısaca gündeme geldi. Biden, Türkiye'nin Suriye politikasından memnuniyetini dile getirdi. Joseph Biden bugün, geçtiğimiz hafta ameliyat olan Başbakan Tayyip Erdoğan'ı Üsküdar'daki evinde ziyaret edecek. Ayrıca İstanbul'da "Küresel Girişimcilik Zirvesi"ne katılacak olan Joseph Biden'ın Fener Rum Patriği Bartholomeos ile bir araya gelmesi planlanıyor.

GÜNDEM IRAK

ABD Başkan Yardımcısı, dün önce Meclis'te Cemil Çiçek ile kahvaltıda bir araya geldi. Ardından Anıtkabir'i ziyaret eden Joseph Biden sonra Cumhurbaşkanı Gül ile bir araya geldi. Görüşme planlanandan daha uzun sürerken Gül, "Hukukumuz olduğu için biraz uzun sürdü." dedi. Abdullah Gül, başka bir programda gazetecilerin sorusu üzerine Türkiye ve ABD'nin terör örgütü PKK'ya karşı mücadelesinin daha güçlü bir şekilde devam edeceğini kaydetti. ABD'nin Irak'tan 2012'de tamamen çekileceğini hatırlatan Gül, Irak'ın bu dönemden sonraki durumunu da konuştuklarını belirtti. "ABD, PKK'ya karşı mücadelede yeni bir açılım yapabilecek mi?'' sorusuna Gül şu cevabı verdi: "Daha güçlü bir şekilde devam edecek. Bunun çok iyi farkındalar. Bu konuda Irak'ta yaptığı görüşmeler hakkında birçok kesin, kati bilgi verdi. Hem de burada söylediği şeyler iyi şeylerdi. Bunları karşılıklı takip edeceğiz."

Edinilen bilgiye göre Abdullah Gül-Joseph Biden görüşmesinin "yüzde 60'ında" Irak konuşuldu. Gül PKK'nın Türkiye için ne kadar önemli bir mesele olduğunu tekrarlayarak işbirliğinin güçlendirilmesini istedi. ABD'nin Irak'tan çekilmesinden sonraki süreç, Kuzey Irak ile ilişkiler, istihbarat paylaşımı gibi konular ayrıntılı olarak ele alındı. Arap Baharı ise beklendiği kadar geniş yer tutmadı. Ermenistan ve Kıbrıs meselelerinin üzerinden geçildi. Başkan Yardımcısı Biden, Ankara'nın Suriye politikasından memnuniyetini anlattı. Irak'tan Türkiye'ye gelen Biden, İstanbul'daki temaslarının ardından Yunanistan'a geçerek, 5 Aralık'ta ABD'ye dönecek.

Biden, Erdoğan'ı evinde ziyaret edecek

Başkan Yardımcısı Biden, bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı Üsküdar Kısıklı'daki konutunda ziyaret edecek. Erdoğan geçirdiği operasyon sonrası bir süredir evinde dinleniyor. Doktorların tavsiyesi üzerine Başbakan'ın evde kalması gerekince Biden ile görüşmesi Kısıklı'da gerçekleşecek. Bu arada Biden, Türkiye'deki temaslarında ABD'den gelen zırhlı araçları kullandı. Washington DC plakalı 2 araç, Biden'ın ziyaretinden önce Ankara ve İstanbul'a gelmişti.
ZAMAN

2 Aralık 2011 Cuma

Tuzhurmatu'da Türkmen Öğretmenleri Birarada

1/12 tarihinde Tuzhurmatu ilçe merkezinde ve beyat köylerinde bulunan Türkmen okullarında görev yapan Türkmece dili öğretmenleri Hassan Bin Sabit ilkokulunda bir arayan geldiler. Türkmen eğitimi bölümü müdürü Cevdet Kadıoğlu yönetiminde gerçekleşen bu toplantıya ITC Salahattin il başkanı Sn. Haydar Reşit beğleri de hazır bulunda.
Açılış sözünü yapan KadıOğlu, öğretmenleri saygıyla salamladıktan sonra ,eğitimsel eylemin önünü alıkoyan tüm sorunların altını cizip, o sorunlara olumlu çözümler önerdi. Bu alanda Türkmen eğitimcilerinin yıllarca devam eden mücadelesine değinerek, öğretmenleri aydınlatan KadıOğlu, bizi bugüne getiren o şehitlerdir ki,millet ve toprak yolunda canlarından ve mallarında vaz geçtiklerini ,ve o şehitlerin sayesinde varlığımızın bugüne kadar yaşadığını huzura hatırlattı.
Tuzhurmatu I.T.C başkanı Haydar Kasap ise, I.T.C nin bu kiritik dönemde, yılmadan,yenilmeden milli mücadelesine, öğretmenlerin dikkatini çekti. Ayrıca,hoş günün dostu çoktur açısında hareket eden Kasap oğlu,( bu kötü gün de, milletimize ihtiyacımız vardır .çünki üzerimize uygulanan safdışı siyasetlerin zincirini, milletimizin bizimle ortak çalışma içerisinde olduğu takdirde o zincirleri paramparçe edeceğimize hiç şüphe kalmaz) şeklinde konuştu.
Haydar Kasap sözünü bitirdikten sonra, Öğretmenlerle sorumlular arasında samimi bir tartışma başlatıldı.
Toplantının sonunda, işimize fayda getirdiği için bu toplantının periyodik toplantı olarak tesbit edildi.
Diyilmeye değer ki, bu toplantıya, tuzhurmatu'nun öncü mücadelecilerinden biri olan Sn.Zeynelabidin Harbende de katılmıştır.
(Kaynak: Biz Türkmeniz, 2.Aralık.2011)

ITC’den Yaralı Albay Cengiz’e ziyaret

Irak Türkmen Cephesi Yürütme Kurulu Üyesi ve Kerkük İl Meclisi Başkanı Hasan Turan ile Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Dr. Hicran Kazancı, Irak Türkmen Cephesi Yürütme Kurulu Üyesi ve Kerkük İl Meclisi Üyesi Ali Mehdi'ye düzenlenen saldırıda yaralanan Albay Cengiz'i ziyaret etti. Ziyaret sırasında Türkmenlere yönelik artan terör saldırıları kınandı.

Irak Türkmen Cephesi Yürütme Kurulu Üyesi ve Kerkük İl Meclisi Üyesi Ali Mehdi'ye düzenlenen saldırıda yaralanan Albay Cengiz'in tedavisi Ankara'da devam ediyor. Irak Türkmen Cephesi Yürütme Kurulu Üyesi ve Kerkük İl Meclisi Başkanı Hasan Turan ile Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Dr. Hicran Kazancı, Ankara 29 Mayıs Hastanesi'nde tedavi gören Albay Cengiz'i ziyaret etti.

Yaralı Albay Cengiz'e geçmiş olsun dileklerinde bulunan Hicran Kazancı ve Hasan Turan, son günlerde Türkmenlere yönelik artan terör olaylarını da kınadı.
Turan, Irak Türkmen Cephesi olarak Türkmenlerin huzurlu yaşamaları için çalıştıklarını belirterek, bu hain saldırıların amacına ulaşamayacağını söyledi.
(Kaynak: Biz Türkmeniz, 2.Aralık.2011)

Mahmut Uğur Karadağ - Kerkük Satılmaz


Kerkük ata yurdumuz, yan bakanlar kör olsun
Ele kul olanların, can ciğeri kor olsun
Riyakârlık edenler, ne derseler desinler
Kerkük bizim gülümüz, bırakamayız solsun
Ülkümüz Türk ülküsü, bu ülküyle büyüdük
Kanımızı verdikçe, büyüktük değerliydik
Ümidi yitirmeden, Türk yolunda yürüdük

Sakın bırakmayınız, Kerkük ağyarın olsun
Avşarlardan Türkmeniz, yüce hanlar nesliyiz
Türküz aslımız ulu, unutmayın ki beğiz
Allahtan başkasına, başımızı eğmeyiz
Nasıl olur ağayarlar, Kerkük'e hakim olsun
Leylâmız Kerkük şehri, bizlerde mecnunuyuz
Aşığız her taşına, bu aşk ile uluyuz
Ram olmayız ağyara, Avşardan Türk soyluyuz
Ağyarların gözüne, yanardağ lavı dolsun

Lebbeyk deriz savaşa, Kerkük çağırsa bizi
Ak sakkalılarımız, geçerler cümlemizi
Nara dönüşecektir, içimizdeki sızı
Ellerin olmaktansa, Kerkük virane olsun
Temmuzu yad ediniz, bataklara batanlar

Oldu bitti demeyin, namettir unutanlar
Lânet olsun sizlere, Kerkük'ümü satanlar
Sefiller namussuzlar, sizlere lânet olsun
Uludur milletimiz, güvenir bayarlara
Nihandır gözümüzden, kul olan ağyarlara

KARADAĞ der güleriz, rezil soytarılara
Kötü düşünenlere, yazım göz dağı olsun
(Kaynak: Biz Türkmeniz, 2.Aralık.2011)

ABD'nin Irak'tan çekilmesi törenle kutlandı

Amerikan Ordusu'nun yıl sonunda Irak'tan tamamen çekilecek olması münasebetiyle, Başkent Bağdat'ta resmi bir tören düzenlendi. Düzenlenen törende Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Başbakan Nuri Maliki, Amerikan Başkan Yardımcısı Joe Biden, Amerika'nın Bağdat Büyükelçisi James Jeffrey ve Irak'taki Amerikan Ordusu'nun Komutanı Loyd Ostun'un yanısıra, çok sayıda Iraklı ve Amerikalı askeri komutan da hazır bulundu.

Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Başbakan Nuri Maliki törende yaptıkları konuşmalarda, Amerikan Kuvvetleri'nin Irak'tan çekilmesinin Irak'a tam egemenliğini yeniden kazandıracağını ve Irak ile Amerika arasında yeni bir sayfa açacağını kaydettiler.

Amerikan Başkan Yardımcısı Joe Biden ise törende yaptığı konuşmada, ülkesinin tüm alanlarda Irak'a olan desteğini sürdüreceğini belirtti. Biden, Amerika'nın Irak Güvenlik Güçleri ile teröre karşı omuz omuza mücadele ettiğini de ifade etti.
(Kaynak: Türkmeneli TV, 2.Aralık.2011)

Başkonsolos'tan Telafer'e anlamlı ziyaret

Türkiye Cumhuriyeti Musul Başkonsolosu Ahmet Yazal Musul'a bağlı Telafer ilçesini ziyaret etti.göreve geldikten sonra ilk kez Telafer'i ziyaret eden Başkonsolos Yazal, Telafer Kaymakamlığında yerel yetkililerle bir araya gelerek ilçedeki gelişmeleri görüştü.

Musul'a bağlı Telafer ilçesine üst düzey bir ziyaret gerçekleştirildi.
Türkiye Cumhuriyeti Musul Başkonsolosu Ahmet Yazal Musul'a bağlı Telafer ilçesini ziyaret etti.göreve geldikten sonra ilk kez Telafer'i ziyaret eden Başkonsolos Yazal, Telafer Kaymakamlığında yerel yetkililerle bir araya gelerek ilçedeki gelişmeleri görüştü.
Başkonsolos Yazal Telafer Kaymakamlığında yerel yetkililer tarafından kapıda sıcak bir şekilde karşılandı.
Irak Türkmen Cephesi yetkilileri de Başkonsolos Yazal'ı karşılayanlar arasındadaydı.
Ziyaret sırasında Telafer kaymakamlığında bir toplantı düzenlendi.toplantıya Telafer kaymakamı Abdülal Abbas, Telafer ilçe meclisi başkanı Muhammet Abdulkadir, Telafer belediye mdürü Muhsin Çolak, Irak Türkmen Cephesi Telafer büro yetkililerinden Kasım Kara ile Hazım Devlet ve diğer yerel yetkililer katıldı.
Toplantının açılışında konuşan Telafer kaymakamı Abdulal Abbas Türkiye'nin yardımlarını dile getirdi teşekkürlerini iletti.
Telafer'e ziyaret sırasında ilçedeki son gelişmeler, Telafer'in kalkınması ile Telafer'de yapılacak olan üniversite projesi ele alındı.
Telafer ilçe meclisi başkanı Muhammet Abdulkadir toplantıda yaptığı konuşmada Türkiye'nin genel olarak Irak ve özellikle de Telafer'e sunduğu yardıımlardan övgüyle söz ederek Telafer'in her yönden daha fazla yardım ve desteğe ihtiyaç duyduğunu söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti Musul Başkonsolusu Ahmet Yazal da ''Tüm Iraklılar Bizim Kardeşimizdir, ama Telafer'liler daha yakın kardeşimizdir'' dedi.
Konuşmasında Telafer üniversitesinin önemli bir proje olduğunu söyleyen Başkonsolos Yazal bunun İlçenin kalkınmasına da katkı sağlayacağına inandıklarını söyledi.
Başkonsol Telafer Kaymakamlığı çatısında ilçeyi izledi, burada Türkmeneli Televizyonuna konuşan Başkonsolos Yazal, Musul'un tüm bölgelerini ziyaret edeceklerini ancak Telafer'e öncelik verdiklerini belirtti.
Yazal'ın birde Telafer'lilere bir mesajı vardı.
Telafer Kaymakamı Abdulal Abbas Türkmeneli Televizyonuna konuşarak ziyaretlerinden dolayı Türkiye Cumhuriyeti Musul başkonsolosuna teşekkür etti.
Musul Başkonsolosu Ahmet Yazal ziyareti sırasında Telafer'de tur attı.Telafer kalesi ve diğer bölgelerinde tur atan Yazal daha sonra Telafer'den ayrıldı.
(Kaynak: Türkmeneli TV, 2.Aralık.2011)

Irak'ta saldırılar: 8 ölü

Irak'ta düzenlenen saldırılarda 8 kişi öldü.

İçişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili, başkent Bağdat'ın kuzeyindeki Taci bölgesi yakınında iki bombanın patlaması sonucu 4 kişinin öldüğünü, 7 kişinin yaralandığını belirtti.

İlk bombanın Irak'taki El Kaide terör örgütüne karşı silahlı mücadele eden Irak Uyanış Konseyi (Sahva) yetkililerinden Nedhum Kerim Muhammed'i hedef aldığı bildirildi.

Saldırıda Muhammed'in ve annesinin saldırıda öldüğü, ikinci bombanın polis saldırı yerine geldiği sırada infilak ettiği, iki polisin yaşamını yitirdiği, 7'sinin yaralandığı açıklandı.

Kerkük'ün güneyindeki Tuz bölgesinde, bir bombanın infilak etmesi sonucu bir polisin öldüğü, 3 sivilin yaralandığı belirtilirken, Tikrit kentinin kuzeydoğusundaki Şarkat bölgesinde silahlı kişilerin 3 Sahva üyesini öldürdüğü bildirildi.
ZAMAN

ABD ordusunun Irak'taki eski karargahı Irak'a teslim edildi

Amerikan Irak'taki eski karargahı Camp Victory, Iraklılara teslim edildi.

Amerikan ordu sözcüsü Albay Barry Johnson, Irak'ın başkenti Bağdat yakınındaki Victory tesisinin bu sabah imzalanan anlaşmayla Irak hükümetine teslim edildiğini ve artık Irak hükümetinin tam yetkisinde olduğunu ifade etti.

Camp Victory, Irak'taki Amerikan ordusunun karargahı ve askeri komuta merkeziydi.

Camp Victory'nin bazı kesimleri halihazırda Irak ordusu tarafından kullanılıyor.
ZAMAN

1 Aralık 2011 Perşembe

Kınama Mesajı

Kerkük il meclisi üyesi ve Irak Türkmen Cephesi resmi sözcüsü Ali Mehdi'nin evine düzenlenen bombalı saldırı ile hedef alındı. Aslında bu saldırılar Irak Türkmen siyasetçi, doktor, iş adamlarına yönelik yapılan saldırıların bir uzantısıdır. Amaç Irak Türklerini yıldırmak, sindirmek ve ata toprağından göçe zorlamaktır. Ama kimse heveslenmesin, “bu topraklarda doğduk ve sonsuza dek bu topraklarda olacağız” . Bu arada korumasız Türkmenlerin maruz kaldığı bu saldırılar karşısında merkezi hükümetin suskunluğu da düşündürücüdür. Bu hain saldırı Türkmen bölgelerindeki güvenlik zaafını bir kez daha gözler önüne sermiştir, acil tedbirler alınarak güvenliğin sağlanmasını talep ediyoruz.

Ali Mehdi'nin evine düzenlenen bu terör saldırıyı şiddetle kınıyor, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği-Antalya
(Tarih: 2.Aralık.2011)